Polis raporuna göre, arabasını orta kaldırımda sürüyormuş. | Open Subtitles | طبقاً لتقريرِ الشرطةَ، أدارَ سيارتَه خارج الطريق فوق في المتوسطينِ. |
Lavon, arabasını çaldığını söyledi ve kaybolup öleceğini bildiği için seni bulmak üzere beni buraya yolladı. | Open Subtitles | حَسناً، لافون قال انك سَرقتَ سيارتَه طَلبَ مِنْني الخُرُوج هنا والعثور عليك كان يعرف تماماً انك ستتوهين هنا وتْموتين |
arabasını tamir ettirdiği yetkili servisten oraya olan uzaklık 47 km. | Open Subtitles | ذلك المطعم يبعد 29 ميلُ مِنْ الوكالةِ التي أصلّحَت سيارتَه |
Çölde bir ceset buluyorlar, ama kurbanın arabası Pigalle'in dışında bulunuyor. | Open Subtitles | يَجِدونَ a vic خارج في الصحراءِ، لَكنَّهم يَجِدونَ سيارتَه خارج pigalle. |
Otoparkta onu kaçarken gören bir kadın ve zavallı bir muhasebeci arabası hararet yaptığı için otoparka çekmek zorunda kalmış. | Open Subtitles | أي إمرأة في مكانِ الوقوف إنشرْه هَربَ... ... وهذاالرجلِالفقيرِ،محاسب... ... يَذْهبُفي لإسْتِعْمالالهاتفِ لأن سيارتَه زادتْ تسخين. |
Çünkü onun arabası yanımızdan hiç geçmedi. | Open Subtitles | لأن سيارتَه مَا عَبرتْنا. |
- arabasını yine benim yerime park etti. | Open Subtitles | أوقفَ سيارتَه في مكانى مرة ثانيةً وإختفى. |
O halde arabasını Tarantula ile doldururuz. | Open Subtitles | لذا نَمْلأُ سيارتَه بالرتيلاءِ! |
- Sende arabasını kullanıyorsun. | Open Subtitles | - أنت تَقُودُ سيارتَه. |
- Frasier bana arabasını ödünç verdi. | Open Subtitles | - فرايزر أقرضَني سيارتَه. |