Sana bu işi önerirsem, sen de kabul edecek olursan işinden ayrılıp, taşınmak zorunda kalacaksın. | Open Subtitles | ،إذاعرضتعليكتلك الوظيفةوقبلتها... سيتعين عليك أن تترك عملك ... كـبوَّاب وأن ترحل، أليس كذلك؟ |
Biliyorsun, bunun arkasında Graysonlar varsa Charlotte'dan uzak durmak zorunda kalacaksın. | Open Subtitles | إن كان كل هذا من تدبير آل (غرايسن)، سيتعين عليك الابتعاد عن (تشارلوت). |
Bunu öğrenmek için Londra'ya beni ziyaret etmeye gelmek zorunda kalacaksın. | Open Subtitles | حسنٌ، سيتعين عليك زيارتي في (لندن) لإكتشاف ذلك. |