İki kadın, dayanıksız, koruyucu elbiseden yoksun, kayaksız. | Open Subtitles | سيدتان, بلا لياقة, بلا ملابس واقية وبلا زلاّجات, فى هذا الليل القارص |
Hani burada kaldığın zaman yanında hatırlayamadığın iki kadın vardı ya? | Open Subtitles | تعرفين , في وقت سابق لم تستطيعي أن تتذكري كيف كان معكي سيدتان في تلك الليلة التي كنتي هنا |
Ama mantığın sesini dinleyen iki kadın olarak ortak bir nokta bulabiliriz. | Open Subtitles | لكني واثقة أن سيدتان متعقلتان يمكنهن إيجاد حل وسط |
Yani, ikimiz de kadınız ve erkek egemen bir iş sahasında çalışıyoruz. | Open Subtitles | -أجل . أعني، كلتانا سيدتان. ونعمل في بيئة يهيمن عليها الذكور. |
Vahşi ortamda kalan iki bekar kadınız. | Open Subtitles | نحن سيدتان وحيدتان ! محيطتان بالوحوش |
Kız kardeşlerine ne demeli! Çok alımlı kadınlardı! | Open Subtitles | وشقيقاته ,يالهن من سيدتان ساحرتان |
Newland Archer'ın annesiyle kız kardeşi Janey utangaç kadınlardı... ve toplum içine çıkmaktan kaçınırlardı. | Open Subtitles | والدة (نيولاند آرشر)... وأخته (جينى) كانوا سيدتان خجولتان... ومنعزِلتان عن المجتمع. |
Hafıza kaybı olur, kötü ikizler çıkar iki kadın süs havuzunun orada kavga eder. | Open Subtitles | مسلسل فقدان الذاكرة، التوئم الشريرين سيدتان ينتهيان بالقتال في نافورة |
Beraber iç çamaşırı deneyen iki kadın olduğumuz için mi? | Open Subtitles | ألأننا سيدتان نجرب الملابس الداخلية معا؟ |
İki kadın vardı orada. Taşeron işçiler. | Open Subtitles | كان هناك سيدتان هناك، عمال متعاقدين |
"Önce hanımlardan başlayalım." dedi. Fakat masada bir tane kadın vardı ve o da benim eşimdi ve... Tanrım, masada iki kadın var. | TED | قال: "دعنا نبدأ بالسيدات،" لكن كانت هناك سيدة واحدة على الطاولة وهي زوجتي، و... أوه يا إلهي، هناك سيدتان على الطاولة. |
Birlikte yaşayan iki kadın. | Open Subtitles | سيدتان تعيشان معاً وحدهما |
İki kadın, aynı uzaylı. | Open Subtitles | سيدتان ونفس الكائن الفضائي |