Senin yerine geçtiğimde konuşacak bolca Vakit olacak. | Open Subtitles | سيكون هناك وقت للكلام عندما أحكم بدل عنك. |
Demek istediğim sen iyileştikten sonra Abby için bol Vakit olacak. | Open Subtitles | قصدي هو أنه سيكون هناك وقت كاف لـ"آبي" بعد أن تتحسني. |
Harekete geçtiğimizde, rehineleri kurtarmak için çok az bir zamanımız olacak. | Open Subtitles | بمجرد أن نتدخل بقوة سيكون هناك وقت ضيق جداً لتأمين الرهائن |
Bunu konuşacak zamanımız olacak ama şimdi değil. | Open Subtitles | لكن سيكون هناك وقت و مكان يمْكِننا النَتحدثَ فيه،لكن لَيسَ الآن. |
Ucakta konusmak icin zaman olacak. Acele edin. | Open Subtitles | سيكون هناك وقت للتحدث بالطائرة.يجب أن تسرعوا |
Görevimiz bittikten sonra hazine için vaktimiz olacak. | Open Subtitles | سيكون هناك وقت بما فيه الكفاية للكنز بعد انهاء مهمتنا |
Daha zamanımız var sanıyordum. Hiç zamanımız olmadı ki. | Open Subtitles | أعتقدت أنه سيكون هناك وقت ولكن لم يكن هناك وقت |
Efendim, Boromir'e mâtem tutmaya Vakit olacak lâkin şimdi değil. | Open Subtitles | مولاي سيكون هناك وقت للحزن (على (برومير لكن ليس الآن |
Vakit olacak, öldürmek ve yaratmak için ve tabağındaki soruları alan ve yenilerini veren ellerin tüm işleri ve günleri için vakit. | Open Subtitles | "سيكون هناك وقت للقتل والولادة" "وفي الوقت على جميع يعمل وأيام" "ان رفع وإسقاط مسألة في طبقك" |
Hikayelere daha Vakit olacak. | Open Subtitles | سيكون هناك وقت للقصص . |
Sorulara cevap vermek için daha sonra zamanımız olacak. | Open Subtitles | سيكون هناك وقت للإجابة عن الأسئلة لاحقًا |
Bu hikâyenin sonunu getirmek için zamanımız olacak. | Open Subtitles | سيكون هناك وقت لنهاية هذه القصة. |
Cosima yaptığımız yapmadığımız şeyleri konuşmak için ileride çok zamanımız olacak. | Open Subtitles | كوسيما)، سيكون هناك وقت لمناقشة الأفعال والقرارات) التي اتخذناها وقمنا بها |
Dinle, dostum. Sana ihtiyacım olacağı bir zaman olacak. | Open Subtitles | أسمع يا رجل، سيكون هناك وقت عندما أحتاج إليك. |
Bana planı söylemen için yeterli zaman olacak mı? | Open Subtitles | هل سيكون هناك وقت كافي لأفهم الخطة؟ |
Daha sonra açıklamak için zaman olacak. | Open Subtitles | سيكون هناك وقت للشرح لاحقاً |
Tabi ki. Yemekten sonra bolca vaktimiz olacak. | Open Subtitles | بالطبع ، سيكون هناك وقت كافي للتحدث على العشاء |
Detayları konuşmak için bir sürü vaktimiz olacak ama işleme geçmeden önce bu sözleşmeyi imzalamalısın. | Open Subtitles | سيكون هناك وقت وفير لشرح التفاصيل فيما بعد، ولكن قبل أن نستأنف، |
Bunun için çok vaktimiz olacak Baba. | Open Subtitles | سيكون هناك وقت كاف لهذا يا أبى |
Daha zamanımız var sanıyordum. Hiç zamanımız olmadı ki. | Open Subtitles | أعتقدت أنه سيكون هناك وقت ولكن لم يكن هناك وقت |