"سيّارتها" - Translation from Arabic to Turkish

    • Arabasını
        
    • arabası
        
    • arabasına
        
    • arabasının
        
    • arabasında
        
    Ben numaram ile bir not bırakmak için geliyordum. Fakat, onun Arabasını gördüm ve belki de evdedir sanıyordum. Open Subtitles كنتُ أهمّ بإرسال ملحوظة برقمي, إلا أنّي رأيتُ سيّارتها, وظننتُ أنّها قد تكون بالبيت.
    Beni okula gönderdi. Arabasını çarptığımda kafayı yemedi. Open Subtitles ادخلتني المدرسة، ولم تجزع حينما دمّرتُ سيّارتها.
    Yatağı düzeltilmiş ve arabası burada değil. Open Subtitles لقد قامت بترتيب سريرها، و سيّارتها ليست هنا
    Yani, nasıl biri, arabası çizildi diye FBI'yı arar ki? Open Subtitles أعني، أيّ نوع من البشر ستتصل بالمباحث الفيدراليّة لأنّ سيّارتها قد تمّ خدشها؟
    Belki de uçup arabasına bakmalıyım. Open Subtitles ربما عليّ الطيران لأرى إن كنت سأعثر على موقع سيّارتها
    Kasım 27, 8:01, Prue evden ayrılır ve arabasına biner. Open Subtitles "في الـ27 من أكتوبر، تمام الساعة الـ 8: 01 تُغادر "برو" المنزل وتركب سيّارتها
    Sonra biri arabasının kampüste olduğunu fark etmiş. Kayıp olduğunu o zaman anlamışlar. Open Subtitles ثمّ لاحظ شخصٌ أنّ سيّارتها كانت في الحرم الجامعي، وأدركوا أنّها كانت مفقودة.
    Annesi dün gece arabasında uyudu. Open Subtitles والدته نامت في سيّارتها البارحة
    Arabasını almalıyız değil mi? Open Subtitles بوسعنا أن نآخذ منها سيّارتها , أليس كذلك؟
    Arabasını gördüm. Open Subtitles لقد رأيتُ سيّارتها متواجدة هنا
    Hayatımda moralimi en çok düzelten sohbet, bana birkaç gün önce Büyük Kanyon'un kenarına Arabasını çekip marşa basarak aracı aşağı sürmeyi düşündüğünü söyleyen bir kadınla yaptığımdı. TED المحادثة التي حمَّستني أكثر من أي محادثة أخرى في حياتي كانت تدور مع امرأة أخبرتني كيف أنّها، قبل بضعة أيّام، قادت سيّارتها جيب رانجلر إلى حافّة مُرتفع الغراند كانيون وجلست هناك، والمحرّك يدور، تفكّر في رمي نفسها.
    Arabasını ortadan kaldırdım. Open Subtitles لقد نقلت سيّارتها يا سيّدي.
    Teğmenim, Simone elimizde. Arabasını kontrol ettik, para onda değil. Open Subtitles أيّها المُلازم، لقد أمسكنا بـ(سيمون) وفتّشنا سيّارتها.
    Ben kaçabildim ama onun arabası kayıp. Open Subtitles لقد تمكّنتُ من الهرب، لكن سيّارتها مفقودة.
    arabası bebeği gibidir. Open Subtitles إنها تعتبرُ سيّارتها وكأنها طفلها.
    - Elbette onun arabası. O getirdi beni buraya. Open Subtitles بالطبع سيّارتها , هي التي أوصلتني
    arabası orada mı? Open Subtitles أكانت سيّارتها مركونة بالخارج؟ كلا.
    Şef Green'i arabasına taşıdım. Open Subtitles وضعتُ القائدة في صندوق سيّارتها.
    Morgan, en son bundan 16 saat önce onunla Miami Beach marinasında buluşmak üzere arabasına binerken görüldü. Open Subtitles والآن، آخر وقت شوهدت فيه كان قبل 16 ساعة وهي تقود سيّارتها للقائه بميناء شاطئ (ميامي) لذا نريد تمشيط كامل المنطقة
    Gönderdikten sonra tek yapmam gereken, arabasının yakınında beklemekti. Open Subtitles بمُجرّد أن أرسلتها إليها، جلّ ما كان عليّ القيام به هو إنتظار ظهورها عند سيّارتها.
    Ben arabasının yol kenarında park edildiğini fark ettim. Open Subtitles لاحظتُ أنّ سيّارتها كانت متوقفة خارج الطريق.
    Olmadığını biliyordum zaten çünkü cinayet aleti onun arabasında. Open Subtitles -كلاّ . كلاّ، لأنّي أعرف أنّه ليس في سيّارتك، بل في سيّارتها.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more