"سُجن" - Translation from Arabic to Turkish

• hapse
• yatmış
• hapiste
• hapise
• hüküm
• tutuklu
• yatmıştı
• tutuklanmış
• hapis yattı
• hapishanesidir
• hapsedildi

Reformcular Stalin döneminde hapse atılan vatansever Komünist, Wladyslaw Gomulka'ya yakınlaştılar.
لجأ المصلحون إلى فلادسلاو جومولكا شيوعي وطني سُجن تحت حكم ستالين

Kurtuluş Savaşı'ndan sonra, babam iki buçuk yıllığına hapse atıldı ve hapishanede onu her hafta ziyaret ediyordum ve evde kendi kendimi eğitiyordum.
وبعد حرب الاستقلال، سُجن أبي لمدة عامين ونصف، كنت أزوره كل أسبوع في السجن، وكنت أدرِّس نفسي في البيت.

Aile içi şiddetten 5 yıl yatmış.
أجل، سُجن خمس سنوات بتهمة العنف المنزلي.

O operasyona adı karışan herkes, ya öldü ya da hapiste.
كل شخصٍ اشترك بذلك سُجن أو قُتل

Kimseyi yüzüstü bırakmıyor. Unuttuysan söyleyeyim Mike hapise girdi.
لم يترك أحداً وحيداً وفي حال نسيت، لقد سُجن

Yıllar önce, uyuşturucu madde yüzünden tutuklanması neticesinde göçmenlikten hüküm giydi.
سُجن بسبب هجرته و تمْ اعتقاله لهذا حسب الرقابة قبل عدة سنين

Bay Rogianni diğer suçlardan ötürü tutuklu durumda fakat hâlâ oğlunuzu kaçırdığını kabul etmiyor.
لقد سُجن السيد "روجاني" بسبب الجرائم الأخرى. ولم يزال لم يعترف بإختطافه إبنك.

Unutmayın bu adam zaten önceden sebepsiz yere hapis yatmıştı.
تذكر، أن هذا الرجل قد سُجن بالفعل مرة من قبل بشكل غير قانوني

Şimdiye kadar ölmüş ya da tutuklanmış olabilir. Çok şey bekliyorsun.
. رُبما قـتل أو سُجن الآن أنت تطمح كثيراً

Dokuz yıl hapis yattı. 1992'de Freddy'nin Barbekü dükkanını açtı Başkan Yardımcısı Frank Underwood'ın sıklıkla uğradığı, pirzola üzerinde yoğunlaşmış bir restoran."
سُجن تسع سنوات. في العام 1992 افتتح مطعم فريدي للمشويات، مطعم صغير يختص بالأضلاع،

Kraliyet fermanına göre Yong-in konağı artık Lee Mong-hak ve Yüce İttifak'ın hapishanesidir.
مرسومٌ ملكيّ، هذه منطقة القاعة لـِ""يونغ إن" والآن سُجن لـِ(لي مونغ هاك)

On tane Yerleşim Kampının sonuncusu ilk 120 bin insan hapse atıldıktan dört yıl sonra 20 Mart 1946'da kapatıldı. 2. Dünya Savaşında, 442.
في 20 مارس 1946 اغلقت كل المعسكرات بعد 4 سنوات من اول 120 الف شخص سُجن

Son bir kaç senedir hapse girip, çıkmış.
لقد سُجن مرات عدة في السنوات القليلة الماضية.

İkincisi, 11 defa hapse girdi.
ثانياً, لقد سُجن 11 مرة سابقاً

Romalı felsefeci, müebbet hapse atılmış
فيلسوف روماني، سُجن خطأ وعوقب بالإعدام

Çalıntı mal bulundurma suçundan dört yıl Five Points Cezaevi'nde hapis yatmış.
، لقد سُجن لمدة 4 سنين في سجن إصلاحية التقاطعات الخمس لحيازته على ملكية مسروقة

Burada yatmış olabileceğini düşünüyoruz.
لدينا قاتل متسلسل، نظنه سُجن هنا

Yoksa ikisi gitti, ikisi kaldı mı? Ian öldü, Garrett hapiste.
أو هل سقط اثنان وبقي اثنان مات (إيان) و سُجن (غاريت)

Babam cinayetten hapiste.
سُجن والدي بتهمة القتل

Eğer, O'nun Personel Şefi ve eşi Sally Langston ile birlikte hapise girerse hiç bir şey kazanamaz dediğim kısma!
الآن أنذرك أنه لا يمكنه الفوز إن سُجن كبير موظفيه وزوجته !

Adamımız biraz hüküm giymiş.
أخذتُ مُحاولة أنّ رجلنا سُجن لبعض الوقت.

Bu adam tek erkek kardeşim son altı aydır Jersey'de tutuklu olan Yüzbaşı Samuel Tallmadge'dir.
هذا الرجل هو أخي الوحيد (القائد (صامويل تلمدج سُجن في "جيرسي" للستة شهور السابقة

Kapanmadan önce babam orada bir müddet yatmıştı.
لقد سُجن والدي هناك قبل أن يتم اغلاقه

İki kez saldırıdan tutuklanmış, biri ölümcül silahla.
سُجن مرّتين بتهمة الإعتداء، بما في ذلك إعتداء بسلاح مُميت.

Bir arkadaşım onunla beraber hapis yattı.
صديق لي سُجن معه.

Ve bugün, Ansar Dine tarafından tahrip edilen türbeler ve camiler yeniden inşa edildiği gibi, yıkımları azmettirenlerin birçoğu hapsedildi.
واليوم، كما خرب أنصار الدين الأضرحة والمساجد فقد تم إعادة بنائها، وقد سُجن العديد من المحرضين بسبب تخريبهم.