Efsaneye göre, kristal kafatası... 15. ya da 16. yüzyıl'da Akator'dan çalınmış. | Open Subtitles | الأسطورة تقول أن جمجمة بلورية قد سُرقت من (أكاتور) في القرن الـ 15 أو الـ 16 |
Bu, Milhouse'dan çalınmış! Sırt çantamdan. | Open Subtitles | (هذه قد سُرقت من (ميلهاوس - من حقيبة ظهري. |
Ayrıca İtalya'dan çalınan kayıp bir tarihi eser sanığın zilyetindeydi. | Open Subtitles | ايضا هو كان يملك قطعة فنية شهيرة سُرقت من ايطاليا. |
Bence gördün, çalınan her eşyayı burada çocuğu okuyan her aileyle eşleştirdik. | Open Subtitles | أعتقد أنّكِ رأيتِها بالفعل، فقد طابقنا كلّ غرض من هذه الأغراض بمُمتلكات سُرقت من عائلاتٍ لديهم طلاب يدرسون هُنا. |
Polis buradan yirmi kilometre uzakta bir kamyonun bir adam ve bir kadın tarafından çalındığını söyledi. | Open Subtitles | الشرطة أخبرتني أن شاحنة قد سُرقت من مزرعة تبعد 20 كيلومتر من هنا سرقها رجل وامرأة - وأنا لتوّي تلقيتُ اتصالاً - |
Katil tarafından çalındığını şimdi izledik. | Open Subtitles | .التي سُرقت من قِبل مُطلق النار |
Depodan çalınan kimyasallarla binlerce insanı öldürmeye yetecek kadar gaz üretilebilir. | Open Subtitles | كمية المواد الكيميائية التي سُرقت من هذا المستودع، يمكن أستخدامها لتصنيع ما يكفي من الغاز لقتل الألاف. |
Gerçek EXR benden çalınan! Sen çaldın! | Open Subtitles | سُرقت من مزود الخدمة خاصتي، وسرقتني وماذا أيضًا |
Auschwitz, gelen Yahudilerden çalınan muazzam servet ile dolup taşıyordu. | Open Subtitles | ثروة هائلة سُرقت من تدفق اليهود "الواصلين الى "آوشفيتس |