Karımın arkadaşları, iş arkadaşlarım,... ama benim şahsen espri gücüm yoktur. | Open Subtitles | أصدقاء زوجتي، رفاق العمل. لكن شخصيًّا أنا لا أمزح. |
Artık postayla sipariş almıyorum. Onlarla şahsen ilgilenmekten de nefret ediyorum. | Open Subtitles | سئمت وأنا أطلب بالبريد، لكنّني أكره التّعامل معهم شخصيًّا.. |
Bu arada şahsen sizin mutsuz olmanızdan gurur duyuyorum. | Open Subtitles | بينما أنا فخور شخصيًّا بحقيقة أنّكم جميعًا غير سعداء. |
Yüzbaşı Vostrikov'u bizzat tanıyorum. | Open Subtitles | قد عرفت الكابتن فوستريكوف شخصيًّا لنصف حياته |
Gelmeme izin verdiğin için teşekkür ederim. Ben sadece... Bunu bizzat bildirmek istedim. | Open Subtitles | أشكرك لأنك سمحت لي بالقدوم ، أردت إخبارك شخصيًّا |
Kaptan Vostrikov'u kişisel olarak hayatının yarısı boyunca tanıdım. | Open Subtitles | قد عرفت الكابتن فوستريكوف شخصيًّا لنصف حياته |
Bu kişisel değil. | Open Subtitles | عليّ وضع مصالحي فوق مصالحك ، هذا ليس شيئاً شخصيًّا |
İkimizin yedi yıllık bir geçmişi var, bu yüzden bunu yüz yüze gerçekleştirerek sana saygı göstermek istedim. | Open Subtitles | أنا وأنت لدينا تاريخ مشترك لسبع سنوات لذلك أردت أن أقدم لك الاحترام لفعلك هذا شخصيًّا |
şahsen, mabede iki kez işeyen evsiz adamı kışkışlamadım. | Open Subtitles | إنّي شخصيًّا أبعدتُ شخصًا متشرّدًا لألّا يبول على ذلك الضّريح مرّتان. |
Buna istersen liderlik ikramiyesi de, ama şahsen bu 6 milyon doların tamamından sorumlusun. | Open Subtitles | اطلقي عليه ضريبة للقيادة لكنكِ مسؤولة شخصيًّا عن كل الستة ملايين دولار |
Ben, şahsen, karanlığa küfretmektense mum yakmayı tercih ederim. | Open Subtitles | أنا شخصيًّا أفضّل إشعال شمعة خيرًا من أن ألعن الظلام. |
Ama kralın şahsen beni istediğini söylemiştin. | Open Subtitles | لكنّك قلت إنّ الملك طلبني شخصيًّا |
Üstlerim bu konuda şahsen bir rapor hazırlamamı istedi, onları hayal kırıklığına uğratmak istemem, bu işte yeniyim de. | Open Subtitles | قد طلب رؤسائي منّي أن أعدّ التّقرير عن هذه المسألة شخصيًّا و لا أريد إحباطهم أنت تعلم,أنا جديد في عملي و الجميع... |
İlk seferimden sonra Majesteleri ile şahsen görüştüm. | Open Subtitles | بعد رحلتي الأولى... خاطبتُ جلالتيهما شخصيًّا |
Sonra da barını, çadırını. En sonunda ise bizzat kemiklerini kırar, o yağlı leşinle dışarıdaki domuzları beslerim. | Open Subtitles | ومِن ثمّ حانتكَ ثمّ خيمتكَ ثمّ لأقطّعنّكَ أشلاءً ولأطعمنّ الخنازير إيّاها شخصيًّا. |
Bu rezaleti bizzat toparlayacagim. | Open Subtitles | سوف أتعامل مع تلك الفوضى شخصيًّا |
- Ona bizzat söylememe ne dersin? | Open Subtitles | .لربما يجبُ عليّ أن أخبره شخصيًّا |
Bu rezaleti bizzat toparlayacağım. | Open Subtitles | سوف أتعامل مع تلك الفوضى شخصيًّا |
Gerçekten orada dikilip bana Kont'un peşinde olmanın kişisel olmadığını mı söyleyeceksin? | Open Subtitles | أتحاول القول بأنّ مطاردتك للكونت ليست ثأرًا شخصيًّا ؟ |
çünkü o sadece para basma makinesi ve harika bir avukat değil, aynı zamanda beni kişisel olarak birden çok kez beladan kurtardı ve benim adımın yanında görmek isteyeceğim tek kişi dostum Louis Litt | Open Subtitles | ليسَ بسبب أنهم مجرّد آلة فواتير ومحامٍ جيدٍ جدًا، لقد أخرجني شخصيًّا من أكثر من مشكلة، |
çünkü o sadece para basma makinesi ve harika bir avukat değil, aynı zamanda beni kişisel olarak birden çok kez beladan kurtardı ve benim adımın yanında görmek isteyeceğim tek kişi dostum Louis Litt | Open Subtitles | ليسَ بسبب أنهم مجرّد آلة فواتير ومحامٍ جيدٍ جدًا، لقد أخرجني شخصيًّا من أكثر من مشكلة، |
Yüz yüze konuşmaya geldim. | Open Subtitles | لقد جئتُ لأتحدّث شخصيًّا. |
- Bana şahsi bir mesele gibi geldi. | Open Subtitles | لأنّه بدا شأنًا شخصيًّا |