Oldukça iyi. şart koştum yani ince eleyip sık dokumazlarsa ceza alırlar. | Open Subtitles | تماماً جداً، لقد وضعت شرطاً بتغريم رجال البناء لكل يوم يتأخرون به |
Öldürmez. Anlaşmamıza böyle bir şart koyarım. Tuhaf. | Open Subtitles | لن يفعل، سأجعل هذا شرطاً في إتفاقنا المبرم. |
İstediğin üniversite için ön şart değil mi? | Open Subtitles | أليس هذا شرطاً أساسياً لدخول الجامعة التي تريدها؟ |
Bir şartım var. | Open Subtitles | لديّه شرطاً واحِداً. |
Ama bir şartım var. | Open Subtitles | شرطاً واحداً فحسب |
Ama Edward'ın bir şartı daha vardı. Seninle hiç görüşmeyeceğimi kanıtlamam gerekiyordu. | Open Subtitles | ولكن أدوارد اضاف شرطاً آخر وهو أننى يمكن أن اتبعه فى حالة |
Bu bir gereklilik değil ama burası bir gıda firması bence son derece uyumlu. | Open Subtitles | انه ليس شرطاً لكنها شركة اطعمه وهذا الشرط هو الذي جعلها شركه مثاليه |
Fiziksel dokunma ya da belirgin bir tehdit olması da şart değil. | Open Subtitles | ليس شرطاً أن يكون لمس جسدي أو تهديد معين |
O halde ben de küçük bir şart ekleyeyim. | Open Subtitles | اذاً دعاني أضع شرطاً صغيراً لصفقتكم |
Ama sonra çok korkunç bir şart ekledi:... | Open Subtitles | . لاكن بعد ذلك أضاف شرطاً مريعاً |
- Güzellik kuryelikte şart değildir. - Seks ticareti? | Open Subtitles | 268)} .الجمال ليس شرطاً أساسيا لنقل المخدرات - تجارة الجنس؟ |
şart olarak söylerim. | Open Subtitles | سأجعل هذا شرطاً عليه |
Pazarlıklar devam ederken Kral ortaya bir şart koydu. | Open Subtitles | لذلك، وضع شرطاً أثناء التفاوض |
- Öyle olması şart değil. | Open Subtitles | ليس شرطاً أن تكون هكذا |
Benim de bir şartım var. | Open Subtitles | لكني أملك أيضاً شرطاً. |
Ben ev hapsindeyim. Kefaletle tahliyemin bir şartı. | Open Subtitles | أنا معتقل بالمنزل كان شرطاً للإفراج عني |
Evde hapisim. Kefaletimin şartı. | Open Subtitles | أنا معتقل بالمنزل كان شرطاً للإفراج عني |
Bu bir gereklilik değil ama burası bir gıda firması bence son derece uyumlu. | Open Subtitles | انه ليس شرطاً لكنها شركة اطعمه وهذا الشرط هو الذي جعلها شركه مثاليه |