| Siyah, orta boy, tutma yerinde ufak kırmızı bir kurdele vardı. | Open Subtitles | حقيبة سوداء مُتوسّطة الحجم بها شريطة حمراء مربوطة بالمقبض. |
| Dışarıya park edildi, ödendi sigortası yapıldı, büyük kırmızı bir kurdele haricinde her şeyi tamam. | Open Subtitles | إنّها مركونة بالخارج، وخالصة الثمن والتأمين وكلّ شيء، إلّا شريطة حمراء |
| Benimkisinde mavi bir kurdele vardı. | Open Subtitles | كان لدي شريطة زرقاء حول قبعتي |
| Şu şartla ki... | Open Subtitles | شريطة |
| Şu şartla ki... | Open Subtitles | شريطة |
| SSR derhal işe yarar bilgi söylemen karşılığında sana gerekli korunmayı sağlar. | Open Subtitles | الوكالة ستضعك في الحجز الوقائي شريطة أن تقول شيئاً مثيراً للاهتمام الآن |
| Üzerine kırmızı kurdele koyacağız. | Open Subtitles | سنضع عليها شريطة حمراء |
| - Saçlarını bağladığın kurdele nerede? | Open Subtitles | - أين شريطة شعرك؟ - |
| Belirli bir ücret karşılığında bizimle irtibata geçebilirsin. | Open Subtitles | شريطة ان تكون استعداداتك جاهزة بخصوص تكاليف الدخول |
| Şunu davanı geri çekmen karşılığında bir milyon dolar yapalım. | Open Subtitles | فلنجعلها مليون دولار. شريطة أن تُسقطين الدعوى القضائيّة. |