Kimse konuşmazdı, sadece dudaklarını hareket ettirirlerdi. | Open Subtitles | أيّ شيء, المهم هو أن يُمكن للمرء أن يرى شفاههم تتحرك |
dudaklarını okudum ve fahişeyi kaçıracaklarını anladım. | Open Subtitles | قرأتُ شفاههم وإستنتجت بأنّهم كانوا يختطفون المومس. |
O güruh bugün Musa'nın peşinden çöle gidebilir ama gözleri güneşten kıpkırmızı olduğunda ve çatlak dudakları susuzluktan kanadığında, mideleri açlıktan kasıldığında, | Open Subtitles | هذا الحشد سيتبع موسى لداخل الصحراء اليوم لكن عندما تذبل عيونهم و تصبح حمراء بفعل الشمس و تتشقق شفاههم و تدمى من العطش |
O güruh bugün Musa'nın peşinden çöle gidebilir ama gözleri güneşten kıpkırmızı olduğunda ve çatlak dudakları susuzluktan kanadığında mideleri açlıktan kasıldığında Musa ve onun Tanrı'sını lanetleyecekler. | Open Subtitles | هذا الحشد سيتبع موسى لداخل الصحراء اليوم لكن عندما تذبل عيونهم و تصبح حمراء بفعل الشمس و تتشقق شفاههم و تدمى من العطش |
Mankenler Dudak bükmezler. | Open Subtitles | العارضات لايستخدمن شفاههم فقط حتى يصبحو مثيرات |
Konuşmayı kesin. Dudak okumaya çalışıyorum. | Open Subtitles | توقف عن الكلام أو أنا لن قادرا على قراءة شفاههم. |
- Çatlak Dudaklarının üstünde. | Open Subtitles | -على شفاههم المشققة . |
dudaklarında gülümseme ve kalplerinde müzikle. | Open Subtitles | مع ضحكات على شفاههم, و الموسيقى فى قلوبهم . |
Sen de şu dudaklarını oynatarak okuyan tiplerden misin? | Open Subtitles | الذين يحركون شفاههم و هم يقرأؤن ؟ |
Küçük dudaklarını yaksa da. | Open Subtitles | وحتى لو أنه يجعل شفاههم قليلا لدغة |
Sadece gözlerini kapatıp dudaklarını kımıldatırlar. | Open Subtitles | ..لذلك يغلقون عيونهم فقط ويحركون شفاههم |
Yani, dudaklarını ve Ağızlarını kullanıyorlar. | Open Subtitles | حسناً هم يستخدمون شفاههم والسنتهم |
Onlar dudaklarını kımıldatıyorlar, siz ise ellerinizi kımıldatıyorsunuz. | Open Subtitles | يحركون شفاههم وأنت تحرك يدك |
dudaklarını okuyabilirdi. | Open Subtitles | تستطيع ان تقرأ شفاههم. |
İnsanların dillerinde şanıma yakışan kelime yok. Eğer dudakları hâlâ koparılmadıysa. | Open Subtitles | أوه , اسمي سيكون علي شفاة الجميع علي افتراض بأن شفاههم لن تمزق |
Çok korkunçtu. dudakları mosmordu. | Open Subtitles | كان حلماً فظيعاً وكانت شفاههم زرقاء |
Konuşuyorlar ama dudakları oynamıyor. | Open Subtitles | انهم يتحدثون لكن شفاههم لا تتحرك |
Kameralar fazla uzaktaydı, teknik ekip Dudak okuyamadı. | Open Subtitles | كانت الكاميرا بعيدة جداً، لذا لمْ يتمكّن الفريق التقني من قراءة شفاههم. |
Gün ışığından hoşlanmıyorlar çünkü böylelikle Dudak kalemlerinin ağız kırışıklıklarına nasıl karıştığını görebiliyorsun. | Open Subtitles | إنهم لا يحبو ضوء النهار لأنك تستطيعين أن ترين كيف تنزف شفاههم وتلك التجاعيد في الفم |
dudaklarında benim ismimle can çekişecekler. | Open Subtitles | سوف يموتون بشكل مروع واسمي فوق شفاههم |
Oradan su içiliyor. Ağızlarını koyuyorlar oraya. | Open Subtitles | إنها حنفية للشرب ، إنهم يضعون شفاههم هناك |