İnsanların bedenine girebiliyordu ve korkunçtu. | Open Subtitles | تدخل إلى أجسام الناس - كان الأمر شنيعًا - |
Tanrım korkunçtu. | Open Subtitles | يا إلهي, لقد كان الأمر شنيعًا |
Belaga. Orası çok korkunçtu. | Open Subtitles | (بيلاغا)، ذاك المكان كان شنيعًا. |
Kalıcı Nen korkunç bir şey halini alabilir. Bu yüzden zincir kullanıcısını şimdilik öldüremeyiz. | Open Subtitles | النين'' المتبقّي قد يكون شنيعًا جدًا''، ولهذا لا يمكننا قتل صاحب السلسلة. |
Ve senin böyle korkunç bir hata yaptığını görmek büyük bir utanç olur. | Open Subtitles | وسيكون من المؤسف رؤيتـك ترتكبين خطأ شنيعًا كهذا |
Bayan Tyler, başınıza gelenler korkunçtu. | Open Subtitles | آنسة (تايلر)... ما حدث لكِ كان شنيعًا. |
Tek bildiğim bugün korkunç bir gündü ve seni görmek istiyorum. | Open Subtitles | أو كيف يُفترض أن تكون، لكن كلّ ما أعلمه هو أن اليوم كان شنيعًا جدًّا وإنّي بحاجة لرؤيتك فحسب. |
Eğer bunu yapmasaydın korkunç bir şey yapacağından ve onu sonsuza dek kaybedeceğinden korktuğun için yaptın. | Open Subtitles | بل لخوفك من أنّك ما لم ترقد، فقد تفعل شيئًا شنيعًا فتخسرها للأبد. |
İyi de olsa kötü de olsa bunları ediniyoruz ve sonra dünyaya adım attığımızda sevilmek için belki de başarılı olmamız gerektiğine inanıyoruz veya başkalarının ihtiyaçlarını her zaman öne koymamız gerektiğine veya kimseye söyleyemeyeceğimiz büyük korkunç bir sırrımız olduğuna. | TED | وبغض النظر عن النتيجة، نحن نأخذ كل هذا على متن سفينتنا ثم نخرج للعالم ظانّين أننا نجب أن نكون ناجحين لنكون محبوبين؛ أو يجب أن نضع حاجات الأخرين أولًا أو أننا نملك سرًا كبيرًا شنيعًا لا يمكننا أن نخبر به الناس |