100.000 dolar kazanırsan çikolata, Oscar alırsan sol bacağını verirsin. | Open Subtitles | إذا بعتها بـ 100 ألف دولار إشتري لي شوكولا. وإذا حصلت على الأوسكار أعطني قدمه اليسرى. |
Parayı al. Çocuklarına çikolata, hindi al. | Open Subtitles | خذ المال, إشتري لأولادك شوكولا على شكل ديك رومي |
Akşam yemeğinden sonra, bir çikolata alıp ikiye bölerdi. | Open Subtitles | بعد العشاء، يتناول قطعة شوكولا و يقسمها نصفين.. |
Vay, ne yemek ama! Sosuna dokunmamışsın? çikolatalı. | Open Subtitles | يا لها من وجبة أنت لم وجبتك إنها شوكولا سمعت أنها جيدة لك |
çikolatalar, çiçekler, elinde yay taşıyıp uçan şişman bebeler... | Open Subtitles | شوكولا , أزهار, الألعاب السمينة الطائرة المحملة بأقواس الحب |
Merhaba, anne. Biraz çikolata alabilir miyim? | Open Subtitles | ,مرحباً امي هل بإمكاني الحصول على شوكولا ؟ |
Çevresi siyah, önü beyaz çikolata, küçük düğmelerle papyon da var. | Open Subtitles | بالطبع تفعل إنها شوكولا داكنة على الجوانب والشوكولا البيضاء من الأمام والأزرار وربطة عنق فراشة |
İçine Mars çikolata koydum ve beni odunla kovaladı. | Open Subtitles | وَضعتُ شوكولا فيها ذات مرّة وقد طاردَني ومَعه قليلاً مِنْ الخشبِ. |
Ve gerçek şu ki geçen gün odasında çikolata zulasını buldum. | Open Subtitles | الحقيقة أنّني وجدت الواح شوكولا في غرفتها ذلك اليوم. |
Peki ya marihuana yiyeceklerin içine konursa ne olur? Şeker veya çikolata diyelim. | Open Subtitles | ماذا إن كانت الماريجوانا موجودة في مخبوزات، مثل سكاكر أو شوكولا |
Tütün taneleri, Crown Victoria marka arabasının döşemesinden lifler... patlamış mısır, çikolata, birçok yün ve pamuktan oluşan iplikler vardı. | Open Subtitles | هناك رقائق من التبغ وألياف تنجيد من كراون فيكتوريا فشار, شوكولا وبعض من الصوف وخيوط قطنية |
Tütün... sümük, sakız... patlamış mısır, bir sürü kıyafet, çikolata... | Open Subtitles | التبغ المخاط, اللعاب الفشار, الكثير من الملابس, شوكولا |
Ayrıca çikolata kaplı Pretzel aldım belki tatlı ve tuzluyu birarada seviyorsundur. | Open Subtitles | وشوكولا, أيضاً جلبتُ لكِ شوكولا مغطّاة بالفطائر في حال أحببتِ الحلو والحار سويّة. |
Doğal olarak da bana hiç sıcak çikolata yapmadı. Hizmetçiye yaptırdıklarını saymazsak tabii. | Open Subtitles | وبالتأكيد لم تصنع لي شوكولا ساخنة إلا إذا أخبرت الخادمة أن تفعل |
Yastığın üzerine çikolata bile bırakmışlar. | Open Subtitles | حتى أنهم وضعوا لنا قطعة شوكولا على الوسادة |
Ayrıca çay, kahve ve çikolata için kap kacak lazım. | Open Subtitles | وأحتاج أيضًا إلى أقداح شاي وأقداح قهوة و شوكولا |
Bir kalıp çikolata, bir fincan çay, radyoda çalan konser. | Open Subtitles | لوح شوكولا كوب شاي حفلة موسيقية بالراديو |
Vay, ne yemek ama! Sosuna dokunmamışsın? çikolatalı. | Open Subtitles | يا لها من وجبة أنت لم وجبتك إنها شوكولا سمعت أنها جيدة لك |
Yediğin en güzel çikolatalı sufle olacak bu. | Open Subtitles | أعدك بأن يكونوا افضل فطيرة شوكولا على الأطلاق |
Çorba, salata, sandviç ve duble çikolatalı kek. | Open Subtitles | حسـاء، سلطـة، ساندويتش و كعـكـةَ شوكولا مضـاعفه. |
çikolata Keyfi El Yapımı Güzel çikolatalar | Open Subtitles | "متع الشوكولا شوكولا فاخرة مصنوعة يدوياً" |
Eve gidip Earl'e, 'Count Chocula' gibi sağlam, ama 'Frankenberry' görünümlü bir adamla nasıl tanıştığımı anlatmak için sabırsızlanıyordum. | Open Subtitles | أنا لم أستطع الإنتظار لكي أخبر (إيرل) بأنني وجدت رجلا (الذي صوته مثل (كاونت شوكولا) وشكله مثل (فرانك بيري. |
Tatlım! Sanırım baban da kakao istiyor. | Open Subtitles | حبيبي , حبيبي اجلبي لوالدك شوكولا أيضاً |