Şimdi de korkunç bir şey olmasından ve ayrılmamızdan korkuyorum. | Open Subtitles | أخشى الآن أن يحدث شيء فظيع وأن نفترق بشكل ما |
Böyle korkunç bir şey yaşamak onları daha da güçlendirebilirmiş. | Open Subtitles | أن المرور في شيء فظيع يمكن حتى أن يجعلهما أقوى. |
Fakat başına korkunç bir şey geldi ve herkes yanındaydı. | Open Subtitles | لكن هناك شيء فظيع حصل لك و جميعهم كانوا هُناك |
Beni ispiyonlarsan Bayan Norton çok kötü bir şey olacak. | Open Subtitles | إذا أخبرتيه عني آنسة نورتن سيحدث شيء فظيع |
Ve bir his bana, kötü bir şey olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | لأنه سوف يقابلني في الردهة وما اشعر به هو أن هناك شيء فظيع قد حدث له |
İddiaya girerim kötü şeyler oldu. Little lar beni öldürecek. | Open Subtitles | أشعر أن هناك شيء فظيع قد حدث عائلة ليتل ستقتلني |
Bu yapılabilecek en nefret verici, en acımasız sinsi, korkunç şey. | Open Subtitles | وهذا هو الأمر الأكثر بغضاً قاسية متستر شيء فظيع يمكنك القيام به |
Hapiste olmak korkunç birşey olmalı. | Open Subtitles | أعنى... أن تكون مسجوناً لابد أنه شيء فظيع |
Diyelim ki tanıdığım ve bana yakın biri, gerçekten korkunç bir şey yaptı. | Open Subtitles | نفترض أن أحد الأشخاص وكنت أعرف، شخص قريب لي، فعل شيء فظيع حقا، |
Bence baskı, tedavi kadar etkili değil ve bence korkunç bir hastalığa sahip bir başka insan üzerinde böyle bir güç kullanmak korkunç bir şey. | TED | لا اعتقد أن الإكراه فعّال كعلاج و اعتقد أن استخدام الإكراه شيء فظيع ضد شخص مصاب بمرض رهيب |
korkunç bir şey. Kahrolası şey korkunç bir şey olmalı. | Open Subtitles | إنه شيء فظيع سأخبركم شيئاً فظيعاً، شيء لعين |
Sam, bunu kabul etmek korkunç bir şey, ama galiba... babandan boşanmamın nedenlerinden biri de... dolaptaki canavarlara hiç inanmamış olmasıydı. | Open Subtitles | سام، هذا شيء فظيع لإعتِراف به لكن أعتقد أنه أحد الأسباب التي طلّقتُ بها أبّاكَ لأنه لم يعتقدَ أبدا يوجد وحش في الحجرة |
Bu çok trajik, kanser korkunç bir şey. Ama enerji hatlarıyla bağlantı kurmak imkansız. | Open Subtitles | السرطان شيء فظيع لكن يستحيل ربطه بخطوط الكهرباء |
- Bu söylediğin korkunç bir şey. - Biliyorum ama gerçek bu. | Open Subtitles | ـ هذا شيء فظيع لتقوله ـ أعرف، ولكنها الحقيقة |
Lütfen telefona bak, korkunç bir şey oluyor. | Open Subtitles | رجاءً إرفعي سماعة الهاتف شيء فظيع يَحْدثُ |
Şimdi anladım. O gün çok kötü bir şey olmuş. Ne olduğunu bilmiyorum ama neden olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | شيء فظيع حدث ذلك اليوم ، لا أعرف ما هو لكني أعرف سببه |
Çok kötü bir şey yapacaktı, seçeneğin yoktu. | Open Subtitles | هو كان سيعمل شيء فظيع جدا, وما كان عندك إختيار اخر |
Beni ara ve kötü bir şey olduğunu söyle, böylece kaçabilirim. | Open Subtitles | اتصلي علي بهاتفك واخبريني ان شيء فظيع حدث وبعدها سوف اخرج بسرعه |
Onu incitmek istemem, inan bana, ama bazen iyi şeyler yapmak için, önce kötü şeyler yapmalıyız. | Open Subtitles | أنا لا أرغب بإيذاءه,ثقِ بي لكن في بعض الاحيان لتفعل شيئاً جيداً يجب علينا أولاً فعل شيء فظيع |
Adamım, bu şimdiye kadar yaptığım en korkunç şey. | Open Subtitles | هـذا أكثر شيء فظيع فعلتهُ من أيّ وقتٍ مضى |
Aynı yarış boyunca, korkunç birşey olduğunda, arkadaşım Milhouse liderliğe gidiyordu! | Open Subtitles | طوال ذلك السباق، كان صديقي (ميلهاوس) في الصدارة، وفجأة حدث شيء فظيع |
Burada korkunç şeyler olsa da çok daha güzel şeyler var. | Open Subtitles | مع كل شيء فظيع يحدث هنا ثمة شيء أكثر جمالا بعده |
Çünkü bu şarkı senin başına gelecek kötü birşey anlamına geliyor. | Open Subtitles | لأن تلك الأغنية تعني شيء فظيع بالنسبة لك |
Etrafındaki her şeyden daha uzun yaşamak Berbat bir şey değil mi? | Open Subtitles | انه شيء فظيع أن يعمر كل شيء حولك، أليس كذلك؟ |
Sizin için berbat bir durum. | Open Subtitles | هذا شيء فظيع بالنسبة لك فعمتك كانت |