Aslında, bir şeyler eksik. Bekle bir dakika. | Open Subtitles | في الحقيقة, هناك شيء ناقص, أنتظري دقيقة |
Kevin'de bir şeyler eksik olduğunu söylemişti, yani sende bu eksiklik olmayabilir. | Open Subtitles | قالت أن ثمة شيء ناقص مع (كيفين) الذي يعني أنه قد لا ينقصها معك |
Bir şeyler eksik. Ben bozuldum mu? | Open Subtitles | هناك شيء ناقص ، هل بي خطب ما؟ |
Çok önemli bir şey eksik sanki. | Open Subtitles | لكنه يخيفني على الأغلب أشعر أن هناك شيء ناقص |
- Ama yine de bir şey eksik gibi. | Open Subtitles | وتقليل درجة حرارة الهيكل الرئيسي، ومع ذلك هناك شيء ناقص |
# Oh çok güzel, iyi iş yaptınız, küçük fareler. Ama gerçek şu ki, Eksik bir şeyler var # | Open Subtitles | أوه جميل جدا أيها الفأر الصغير ولكن يوجد شيء ناقص بالفعل |
Tam olması için Eksik bir şeyler var. | TED | و هناك شيء ناقص حتى تكتمل الصورة. |
Bana cehennemi yönetirken yanımda olmayıp yardım etmek istemediğini düşündürtecek bir şey eksik. | Open Subtitles | لكن هناك شيء ناقص شيء يجعلني أعتقد أن... أنه ربما لا يريد أن يساعدني |
-Çok şey sipariş ettik. -Bir şey eksik. | Open Subtitles | لا أصدق أننا طلبنا الكثير - شيء ناقص - |
Bunu uzun süredir farketmemiştim, sanki Eksik bir şeyler varmış gibi, bilitsin, bir boşluk gibi... | Open Subtitles | لم أدرك هذا ، ولكن كان هناك شيء ناقص ...كأنه فراغ |
Eksik bir şeyler var. Bir daha bakabilir misiniz? | Open Subtitles | ثمّة شيء ناقص هلّا ألقيت نظرة أخرى؟ |