Bu defa, size güzel bir şeyler getirdim, böylece kendinizi görebilirsiniz. | Open Subtitles | هذه المرة أحضرت شيئاً جميلاً حيث يمكنكما رؤية أنفسكم. |
Hepsini biriktirme. Kendine güzel bir şeyler al. | Open Subtitles | لا توفّريه كله اشتري لنفسكِ شيئاً جميلاً |
Ancak, Mösyö, güzel bir şey gördüğümde onu çizmem gerekir. | Open Subtitles | مع ذلك يا سيدي، عندما أرى شيئاً جميلاً عليّ أن أرسـمه |
Bana güzel bir şey veriyorsun. Kaybettiğim bir şeyi. | Open Subtitles | انك تعطيني شيئاً جميلاً شيئاً كنت قد فقدته |
Eğer giyecek iyi bir şey bulamazsam ben de gitmem! | Open Subtitles | أنا لا أستطيع أن أجد شيئاً جميلاً , لن أذهب |
Hiç değilse ailenin bir erkeği sana güzel şeyler alsın öyle değil mi? | Open Subtitles | أنا شخص من هذه العائلة يجب أن يشتري لكِ شيئاً جميلاً مراراً وتكراراً |
Bu söylediğin hoş bir şey değil. | Open Subtitles | هذا ليس شيئاً جميلاً لتقوليه, اليس كذلك ؟ |
Az önce çok güzel bir şeye şahitlik ettin. | Open Subtitles | لقد شهدتَ للتو شيئاً جميلاً |
Lütfen giyecek güzel bir şeyler al. | Open Subtitles | هنا, لاتنسي أن تشتري . شيئاً جميلاً لتلبسيه |
Peki, eğer bunu yaparsam yıldönümü yemeğinde giymek için bana güzel bir şeyler alır mısın? | Open Subtitles | حسناً , لو قُمت بهذا هل تشتري لي شيئاً جميلاً لارتدائه من أجل عشاء عيد زواجنا ؟ |
Sadece bir kıza güzel bir şeyler yapmak için biraz efor sarf etmek acıtmaz diyorum. | Open Subtitles | حسناً ، انا اقول فقط انهُ لن يؤلم ان تبذلَ القليل من الجهد وتحضر للفتاة شيئاً جميلاً |
Saat geç olduğu için diyorum ki, önce pasta için eve gidelim sonra yarın ben seni alışverişe götüreyim ve kendine güzel bir şeyler seç. | Open Subtitles | لكن منذ أن تأخر الوقت أقول أننا نذهب إلى البيت من أجل الكعك أولاً وثم غداً سوف أخذك للتسوق وتختارين شيئاً جميلاً لنفسكِ |
Arkadaki pisliklerden giyebileceğin güzel bir şeyler al, tamam mı? | Open Subtitles | أحضري شيئاً جميلاً لكي ترتديه من أعراضك التي في الخلف، مفهوم؟ |
45 dakikaya çıkıyoruz, güzel bir şeyler çiz. | Open Subtitles | سنرحل بعد 45 دقيقة ارسم شيئاً جميلاً |
Sen biraz kestirsene. Uyandığın zaman, sana güzel bir şey hazırlarım. 20 yıldır aldığım en iyi teklif. | Open Subtitles | لم تذهب للنوم، وحينما تستيقظ سأعد لك شيئاً جميلاً تأكله؟ |
Ondan hoşlanıyorum ve onun için güzel bir şey yapmak istedim. | Open Subtitles | أنا مُعجبةٌ به وأريدُ أن أمنحه شيئاً جميلاً فحسب |
Hayır, demek istediğim şey evlilik güzel bir şey olabilir. | Open Subtitles | كلاّ، كلُّ ما أقوله، هو أنَّ هذا الزوّاج يمكنُ أن يكون شيئاً جميلاً. |
Baba, daha önce hiç bu kadar güzel bir şey görmüş müydün? | Open Subtitles | أبي، أرأيت من قبل شيئاً جميلاً للغاية كهذا؟ |
Senin için güzel bir şey yapmak istedim. | Open Subtitles | بكوني هنا, وأريد فقط أن افعل شيئاً جميلاً لك. |
İyi bir şey söyleyemiyorsak, hiç değilse bir şey söylemeyelim. | Open Subtitles | في النهاية إذا لم نقل شيئاً جميلاً فلا نتحدث |
Gördüğüm şeyin iyi bir şey olmadığı belli. | Open Subtitles | ، مهما كان ما رأيته في رأسي أنا متأكد انه ليس شيئاً جميلاً |
Büyük bir kız olduğum zaman bir fabrikaya gidip sana çok güzel şeyler yapacağım. | Open Subtitles | عِندما أكبَر سأعمَل فى مصنع, وأصنعُ لكِ شيئاً جميلاً. |
Bu, kızıma güzel şeyler almak istememle alakalı. | Open Subtitles | هذه مسألة أني أريد أن أشتري شيئاً جميلاً لإبنتي |
Belki sana hoş bir şey getiririm. | Open Subtitles | ربما لاحقاً سأحضر لك شيئاً جميلاً |
Az önce çok güzel bir şeye şahitlik ettin. | Open Subtitles | لقد شهدتَ للتو شيئاً جميلاً |