En azından bu konuda bir şey yapıyorsun. Gidiyor olman çok kötü. | Open Subtitles | على الأقل أنت تفعلين شيئاً حيال ذلك إنه فقط شيء مؤسف أن ترحلي. |
Ama kendini fasulyeden nimet saymayı bırakıp gidip bu konuda bir şey yapmalısın. | Open Subtitles | لكن الإستقلالية حاول بيعها لنفسك كأنها شيئاً جيد ، و إذهب لفعل شيئاً حيال ذلك |
Çünkü Bu konuda bir şeyler yapman gerektiğini düşünüyorum. | Open Subtitles | لأني أعتقد أنك تحتاج أن تفعل شيئاً حيال ذلك |
Şu anda burada olmamızın tek nedeni Bu konuda bir şeyler yapmayı ister misin diye anlamak! | Open Subtitles | والسبب الوحيد لوجودنا هنا الآن هو لمعرفة لو كنتَ تريد فعل شيئاً حيال ذلك |
Ama, bilmiyorum, adamlardan biri sağlam aşçıydı, ...ya da eskiden sağlam aşçıydı demeliyim, ...bu yüzden belki Bununla ilgili bir şey olabilir. | Open Subtitles | أنا لا أعرف كان واحد من الرجال طباخ ميث أو كان طباخ ميث لذا ربما لديه شيئاً حيال ذلك |
Bunun için bir şey yapmalı. hepinize iyi geceler. | Open Subtitles | عليه أن يفعل شيئاً حيال ذلك طابت ليلتكم جميعاً |
bu konuda bir şey yapmak için eline harika bir fırsat geçti. | Open Subtitles | إنها فرصة عظيمة لكي تفعل شيئاً, حيال ذلك. |
Birine daha zarar verip bu konuda bir şey yapmadan duramam. | Open Subtitles | لا أقدر على تركه يقوم بإيذاء شخصٍ آخر دون أن أفعل شيئاً حيال ذلك |
Ya hayatımınızın sonuna kadar bizleri etkilemesine izin veririz ya da bu konuda bir şey yaparız. | Open Subtitles | لا يمكننا أن نسمح لذلك بأن : يؤثر علينا لبقية حياتنا يمكننا أن نفعل شيئاً حيال ذلك |
Coop bu konuda bir şey yapmadığından kanıtımız olmalıydı. | Open Subtitles | بما أن كُوب لم يفعل شيئاً حيال ذلك تعيّن علينا أن نثبت ذلك بأنفسنا |
bu konuda bir şey yapmalıyız. Birine söylemeliyiz. | Open Subtitles | ينبغي علينا أن نفعل شيئاً حيال ذلك نخبر شخصاً ما |
bu konuda bir şey hatırladım, bu yüzden dönüp kontrol ettim. | Open Subtitles | شيئاً حيال ذلك رن الجرس لذا عدت ودققت في ذلك. |
Bu konuda bir şeyler yapacağım. | Open Subtitles | وسيتوجب عليّ فعل شيئاً حيال ذلك. |
O zaman Bu konuda bir şeyler yapmalıyım. | Open Subtitles | إذاً سأحاول أن أفعل شيئاً حيال ذلك |
Gerçekten bence, Bu konuda bir şeyler yapmalıyız. | Open Subtitles | أظن بأنه علينا أن نفعل شيئاً حيال ذلك |
- Çünkü Bu konuda bir şeyler yapardı. - Yapar mıydı? | Open Subtitles | حسناً، لإنه لم يفعل شيئاً حيال ذلك - هل كان سيفعل شيئاً؟ |
Bu konuda bir şeyler yapmak istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أفعل شيئاً حيال ذلك |
Bununla ilgili bir şey yapmalıyız | Open Subtitles | لابد أن نفعل شيئاً حيال ذلك |
- Bununla ilgili bir şey yapacağım. | Open Subtitles | -سأفعل شيئاً حيال ذلك |
Bunun için bir şey yapmalı. hepinize iyi geceler. | Open Subtitles | عليه أن يفعل شيئاً حيال ذلك طابت ليلتكم جميعاً |
Yani bana söylese bunun hakkında birşeyler yapabilirdim. | Open Subtitles | لو أنها أخبرتني لربما فعلت شيئاً حيال ذلك |
Temel fark, Bunun hakkında bir şeyler yapmak için radikal teknolojiyi kullanan ilk ülkenin Ruanda olması. | TED | الفرق الرئيسي هو أن رواندا كانت أول دولة تستخدم التقنية الجذرية لتفعل شيئاً حيال ذلك |