Bakın, sizin asıl yaşadığınız yeri bilmiyorum, ama dünyada öyle bir yer olduğunu biliyorum kendinizden daha çok seveceğiniz bir şey. | TED | انظروا، لا أعرف المكان الحقيقي الذي تعيشون فيه، لكنني أعرف أن هناك شيئا في هذا العالم تحبونه أكثر مما تحبون أنفسكم. |
Stanley McChrystal: Bence Rick çok önemli bir şey söyledi. | TED | ستانلي ماكريستال : أعتقد أن ريك قال شيئا مهما جدا. |
Ve herkesin buradan alacağı ders şuydu: insanları mutlu etmenin yolu onlara daha pahalı bir şey vermek, arzulanacak bir şey. Değil mi? | TED | و كان الدرس المستفاد لكل شخص هو أن طريقة جعل الناس سعداء هي أن تعطيهم شيئا أكثر سعرا, شيئا يطمحوا إليه. اليس كذلك؟ |
Bahçecilikle uğraşanlarınızın bilebileceği gibi kök-gövde oranı diye bir şey vardır. Ve bitkiler kök ağırlığını yaprak ağırlıkları ile kabaca bir dengede tutarlar. | TED | أي منكم يعمل في البستنة يعلم أن هناك شيئا يدعى نسبة الجذر والنبات يجب أن يبقي جرم الجذر بتوازن مع الأوراق ليكون سعيدا |
Sözlü ironi ise, bir şey söylerken aslında bunun tam tersini kastetmektir. | TED | المفارقة اللفظية هي عندما يقول شخص شيئا ، ولكنه بالحقيقة يقصد عكسه. |
Bunu dinlemek, kulağa görünen parlamanın dışında bir şey getirdi. | TED | إذن فالاستماع لهذا جلب شيئا ما للأذن يفوق الانفجار الظاهر. |
Herhangi bir şey bulamadığımdan kendim bir şeyler yapmaya karar verdim. | TED | وبما أنني لم أجد شيئا. فقد قررت أن أصنع شيء بمفردي. |
(Video) MM: Çünkü seyircilerin bir şey yapması için bir rol biçti. | TED | مشهد: لأنها قدمت للمشاهدين دورا في صنعه ، شيئا ما ليشاركوا به. |
Görüldüğü gibi o kadar güçlü bir şey ki daha fazla insanı almak istiyorduk ve bunun nasıl yapacağımızı keşfettik. | TED | أيضا، بوضوح، لكن كان شيئا قويا، لقد أردنا أن نجرّب ونحضر مزيدا من الناس و كان باستطاعتنا معرفة كيف نفعلها. |
Mesajınızı aldığımda şaşırdım. Kızım bana hakkınızda bir şey anlatmamıştı. | Open Subtitles | .انا متفاجىء لأعلم بوجودك فى الموضوع فابنتى لم تخبرنى شيئا |
Dayı senden bir şey beklemiyorum, senden bir şey istemiyorum. | Open Subtitles | عمي، وأنا لا أطلب شيئا منك لا أريد شيئا منك |
Söyleyin, hastanızla ilgilenen rahibe hakkında bir şey biliyor musun? | Open Subtitles | اخبرنى.. هل تعلم شيئا عن الراهبة التى تعتنى بمريضتك ؟ |
Bu Kuvvetli ilgimi çekiyor. bir şey söylemeden konuşmak gibi bir tarzı var. | Open Subtitles | انه يثيرنى هذا ال كوفيتلى لديه طريقة فى الحديث دون ان يقول شيئا |
Onun bununla ilgisi yok. Umarım hakkında hiç bir şey bilmez. | Open Subtitles | ليس له علاقة بالأمر و اتمنى ان لا يعرف شيئا عنك |
Zihinsel uyarı için bir kitap iyidir ama nefret ettiğim bir şey varsa o da çok miktarda nüsha ile sokaklarda uğraşmaktır. | Open Subtitles | ان الكتاب شئ جيد لتنبيه العقل لكن, لو كان هنا شيئا احتقره , هو المعاناة فى الشوارع حاملا كميات كبيرة من المطبوعات |
- Bunu bana yapamazsın! - Sana bir şey yaptığım yok. | Open Subtitles | لا تستطيعى ان تفعلى هذا لى انا لا افعل شيئا لك |
Yarışmacılar kazanana verilecek olan ödülü incelerken ben size bir şey anlatacağım. | Open Subtitles | أثناء قيام المتسابقين بفحص الجائزة التي ستمنح للفائز سأقول لكم شيئا بخصوصها |
Ama şişko çok kurnaz. Nöbetçi subayın bir şey görmemesine dikkat ediyor. | Open Subtitles | ولكن هذا الفاتسو ذكي انه يتأكد ان المراقب العام لن يرى شيئا |
- Hiç bir şey değildi. - Unutmamı mı istiyorsunuz? | Open Subtitles | حسنا لم يكن شيئا هل تريدين منى نسيان ما حدث |
Böyle bir şey olabiliyorsa o zaman hiç bir şeyden emin olamam. | Open Subtitles | لو ان شيئا مثل هذا يمكن ان يحدث عندها,قد يحدث اى شئ |