"شيئًا في" - Translation from Arabic to Turkish

    • bir şey
        
    • bir şeyler
        
    • hiçbir şey
        
    Bugün hepinizi, çok önemli bir şey söylemek için topladım burada. Open Subtitles والآن قد أحضرناكم جميعًا هنا اليوم لنخبركم شيئًا في غاية الأهمية
    Fark ettim ki, bütün o titremeler, aslında bana bir şey öğretmişti: Hayatta, mutluluğa giden kısa yol yok. TED وأدركت أن كل هذا الارتجاف قد علمني شيئًا: في الحياة، لا توجد طريقة مختصرة للمتعة.
    Havaya bir şey attığımız zaman, yere düşer. TED عندما نرمي شيئًا في الهواء، سيسقط نحو الأرض.
    Ayıltılması gerek. Bu durumda hiç bir şey söyleyemez. Open Subtitles لا بد أن يتم التحقيق معها لا يمكنها أن تقول شيئًا في هذه الحالة
    Bu halkalara bir şeyler enjekte edip reaksiyonu başlatacaklar. Open Subtitles ولا تسألني لتوضيح ذلك. اعرف فقط أنهم يحقنون شيئًا في داخل الحلقات، تبدأ في خلق تفاعل تحلُّل حراريّ.
    Tuhaf kaçacak ama arabanda bir şey unutmuşum galiba. Open Subtitles هذا محرج قليلاً، ولكنّي أظنّ بأنّي تركتُ شيئًا في سيّارتكِ
    Çok şey istiyorsun ama karşılığında fazla bir şey önermiyorsun, Stevie. Open Subtitles على تقارير الميكانيكي أنت تطلب أمرًا كبيرًا، ولا تعرض شيئًا في المقابل يا ستيفي
    Ona bakınca bir şey gördüğümü söyledin ya. Open Subtitles لقد قلتِ أنّي قد رأيتُ شيئًا في عينيْها.
    Madende bir şey bulamadık ama bir memur birkaç kilometre ötede bunu bulmuş. Open Subtitles لم نجد شيئًا في المحجر، لكنّ نائبًا وجد هذه بعد بضعة أميال.
    Sizi direkt olarak onlara götürebilirim fakat karşılığında istediğim bir şey var. Open Subtitles يمكنني أن أرشدكما إليهما مباشرةً لكنّي أريد شيئًا في المقابل.
    - Gitmek istediğim için bir şey söylemedim sadece. Open Subtitles أنا لم أقل شيئًا في البداية لأنني أردت المجيء
    Videoda bir şey farkettim. Uçuş görevlisiyle konuşurken, konuşma boyunca çanta hazırladı. Open Subtitles لاحظت شيئًا في الفيديو، لمّا تحدّثت لمضيفة الطيران، كانت تحزم الأغراض خلال المحادثة.
    Bu dünyada aileden daha önemli bir şey yoktur. Open Subtitles ليس هناك شيئًا في هذا العالم أهم من العائلة
    Bu dünyada aileden daha önemli bir şey yoktur. Open Subtitles ليس هناك شيئًا في هذا العالم أهم من العائلة
    Belki de yaşadığımız kayıp yılda onu durdurabilecek bir şey keşfettik. Open Subtitles لربما إكتشفنا شيئًا في السنة المفقودة لإيقافها
    25 Şubat'ta görmesinin imkanı yoktu çünkü o zamanda gerçekleşen bir şey yoktu. Open Subtitles ويستحيل أن تكون قد رأت شيئًا في 25 فبراير لأنه لم يحدث شيء في ذلك اليوم
    Önceden bana sağlıklı yaşam tavsiyeleriyle gelseydiniz ses tonumda bir daha bu konuyu açma şevkinizi kıracak bir şey bulurdunuz. Open Subtitles بنصائح للحياة الصحية، ربما كنتم ستجدون شيئًا في كلامي يمنعكم من قول ذلك مجددا.
    Ahmak kızın, son derece tehlikeli bir şey yapmış. Open Subtitles ابنتك الحمقاء فعلت شيئًا في غاية الخطورة
    O zaman bir şey bilmiyordum. Şimdi de bilmiyorum. Open Subtitles لم أكن أعرف شيئًا حينها لا أعرف شيئًا في الوقت الحالي
    Donanma tarihi ve Miras komutunda bir şeyler buldum. Open Subtitles وجدتُ شيئًا في سجل البحرية وقيادة التراث
    Belli ki ilişkilerle ilgili hiçbir şey bilmiyorum. Open Subtitles من الواضح أنني لا أفقه شيئًا في العلاقات.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more