Bugün hepinizi, çok önemli bir şey söylemek için topladım burada. | Open Subtitles | والآن قد أحضرناكم جميعًا هنا اليوم لنخبركم شيئًا في غاية الأهمية |
Fark ettim ki, bütün o titremeler, aslında bana bir şey öğretmişti: Hayatta, mutluluğa giden kısa yol yok. | TED | وأدركت أن كل هذا الارتجاف قد علمني شيئًا: في الحياة، لا توجد طريقة مختصرة للمتعة. |
Havaya bir şey attığımız zaman, yere düşer. | TED | عندما نرمي شيئًا في الهواء، سيسقط نحو الأرض. |
Ayıltılması gerek. Bu durumda hiç bir şey söyleyemez. | Open Subtitles | لا بد أن يتم التحقيق معها لا يمكنها أن تقول شيئًا في هذه الحالة |
Bu halkalara bir şeyler enjekte edip reaksiyonu başlatacaklar. | Open Subtitles | ولا تسألني لتوضيح ذلك. اعرف فقط أنهم يحقنون شيئًا في داخل الحلقات، تبدأ في خلق تفاعل تحلُّل حراريّ. |
Tuhaf kaçacak ama arabanda bir şey unutmuşum galiba. | Open Subtitles | هذا محرج قليلاً، ولكنّي أظنّ بأنّي تركتُ شيئًا في سيّارتكِ |
Çok şey istiyorsun ama karşılığında fazla bir şey önermiyorsun, Stevie. | Open Subtitles | على تقارير الميكانيكي أنت تطلب أمرًا كبيرًا، ولا تعرض شيئًا في المقابل يا ستيفي |
Ona bakınca bir şey gördüğümü söyledin ya. | Open Subtitles | لقد قلتِ أنّي قد رأيتُ شيئًا في عينيْها. |
Madende bir şey bulamadık ama bir memur birkaç kilometre ötede bunu bulmuş. | Open Subtitles | لم نجد شيئًا في المحجر، لكنّ نائبًا وجد هذه بعد بضعة أميال. |
Sizi direkt olarak onlara götürebilirim fakat karşılığında istediğim bir şey var. | Open Subtitles | يمكنني أن أرشدكما إليهما مباشرةً لكنّي أريد شيئًا في المقابل. |
- Gitmek istediğim için bir şey söylemedim sadece. | Open Subtitles | أنا لم أقل شيئًا في البداية لأنني أردت المجيء |
Videoda bir şey farkettim. Uçuş görevlisiyle konuşurken, konuşma boyunca çanta hazırladı. | Open Subtitles | لاحظت شيئًا في الفيديو، لمّا تحدّثت لمضيفة الطيران، كانت تحزم الأغراض خلال المحادثة. |
Bu dünyada aileden daha önemli bir şey yoktur. | Open Subtitles | ليس هناك شيئًا في هذا العالم أهم من العائلة |
Bu dünyada aileden daha önemli bir şey yoktur. | Open Subtitles | ليس هناك شيئًا في هذا العالم أهم من العائلة |
Belki de yaşadığımız kayıp yılda onu durdurabilecek bir şey keşfettik. | Open Subtitles | لربما إكتشفنا شيئًا في السنة المفقودة لإيقافها |
25 Şubat'ta görmesinin imkanı yoktu çünkü o zamanda gerçekleşen bir şey yoktu. | Open Subtitles | ويستحيل أن تكون قد رأت شيئًا في 25 فبراير لأنه لم يحدث شيء في ذلك اليوم |
Önceden bana sağlıklı yaşam tavsiyeleriyle gelseydiniz ses tonumda bir daha bu konuyu açma şevkinizi kıracak bir şey bulurdunuz. | Open Subtitles | بنصائح للحياة الصحية، ربما كنتم ستجدون شيئًا في كلامي يمنعكم من قول ذلك مجددا. |
Ahmak kızın, son derece tehlikeli bir şey yapmış. | Open Subtitles | ابنتك الحمقاء فعلت شيئًا في غاية الخطورة |
O zaman bir şey bilmiyordum. Şimdi de bilmiyorum. | Open Subtitles | لم أكن أعرف شيئًا حينها لا أعرف شيئًا في الوقت الحالي |
Donanma tarihi ve Miras komutunda bir şeyler buldum. | Open Subtitles | وجدتُ شيئًا في سجل البحرية وقيادة التراث |
Belli ki ilişkilerle ilgili hiçbir şey bilmiyorum. | Open Subtitles | من الواضح أنني لا أفقه شيئًا في العلاقات. |