"صخرة" - Translation from Arabic to Turkish

• taşı
• Kayası
• taşın
• Rock
• kayaya
• kayayı
• kayayla
• taşla
• kayadan
• kaya parçası
• Kayalığı
• tuğla
• taştan
• kayaların
• taşından

Çok ilginç görünüyor, ama daha önce gümüş meteor taşı hiç görmedim.
ذلك يبدو مثيراً جداً، لكني لم أرى صخرة نيزك فضية من قبل

Herkes Barış Kayası'na gelince yakalanacak pek çok koku oluyor.
الجميع يحتشدون حول صخرة السلام، والكثير من الروائح بحاجة للتمييز.

Hangi taşın altında ise bir an evvel bulsanız iyi olur ve onu buraya getirin.
حسنا من الأفضل أن تعرف هو تحت أي صخرة ووتركلاها

Ayers Rock (Sör Henry Ayers Kayası) Uluru Doğal Parkı, AVUSTRALYA
صخرة ايرز: حديقة أولورو الوطنية أستراليا

Eğer bu bir porno film olsaydı, bir kayaya oturmuş sohbet etmezdik.
إذا كان هذا فلم إباحي, لن نكون جالسين على صخرة نجري محادثة.

Şimdi. Ölmeden önce, attığın her taşı ve söylediğin her şeyi düşünmeni istiyorum.
قبل مُوتُك،أُريدُك أَنْ تَفكر حول كُلّ صخرة رَميتها

Sülfürik asit çeşitleri, jelleşmiş yüzey taşı ve magma katmanın püskürttüğü volkanik gaz.
طبقات من حامض الكبريتيك صخرة سطحية لزجة وإكليل يبدو وكأنه خرج من غرفة صهر إليك خمسة دولارات

Kanzi'nin Kayası Gona, Etiyopya'dan geliyor ve bizim Afrikalı atalarımız tarafından iki buçuk milyon yıl önce kullanılanla bire bir aynı.
صخرة كانزي من جونا، أثيوبيا ومشابهة تماما للتي كان يستخدمها أجدادنا الأفارقة منذ مليونين ونصف من الأعوام.

"Şeytan Kayası'ndaki Fingertrunk Ağacı, ...kuzey - kuzeydoğu yönünü işaret ediyor."
الاتجاه نحو الشجرة الصماء بالقرب من صخرة الشيطان ثم الاتجاه نحو الشمال والشمال الشرقي

Bir taşın üzerine düştüm. Göründüğü kadar kötü değil.
لقد وقعت على صخرة إنها ليست بالسوء الذى تبدو عليه

Yiyecekler taşın üstüne sonra yuvaya. Şimdi gidelim!
الطعام الي صخرة القربان واذهبوا الي جحوركم

Plymouth Rock'da o zamanlar rodeo yapıyorlardı.
هذا هو عندما كان أن سوق للماشية كبيرة في صخرة بليموث.

Bütün Rock'n roll müziğinin kökeni blues ve kölelerin müziğidir.
أصل كل صخرة 'ن لفة هو في موسيقى البلوز والموسيقى من العبيد.

kayaya tutunuyorlar ve hatta kaya yüzeyinden bakteri kazıyorlar.
انهم يتشبثون على وجه صخرة والواقع إنها تكشط البكتيريا الموجودة في واجهة الصخور.

Bununla çok küçük bir kayaya tekme atarak çok büyük bir tepeden düşürmeyi başardım ki bu, kendimi tam ortasında yuvarlanırken bulduğum bir çığa dönüştü.
وبفعل هذا، تمكنت من ركل صخرة صغيرة من تل كبير جداً الذي تحول إلى انهيار جليدي وأنا بمنتصفه.

O, kayanın çatlakları arasında donup... kayayı parçalayan su gibiydi.
لقد كانت كالماء المتجمد على صخرة . والمتشقق الى أجزاء

Sonra babam onu bir kayayla öldürüp beni dedenizle takasta kullandı.
وبعد ذلك حطمه أبي باستخدام صخرة وباعني لجدكم

Sabah ilk işimiz gitmene izin vereceğiz boynunda "gideceğin yere daha hızlı yüz" diyen bir taşla.
سوف نتركك في الصباح. اما الان سوف نضع صخرة على رقبتك لتساعدك لتبلغ وجهتك.

Abu Simbel'de parçalara bölünen Büyük Ramses'in dev heykelinin en geniş şekilleri halen daima sağlam kayadan yontuluyordu.
التمثال الضخم لرمسيس الاكبر الكائن بمعبد أبي سمبل بأشكاله العظيمة التى تم نحتها فى صخرة واحدة بصورة فريدة

İnsan ırkı bir şekilde savrulacak nefes alabileceği bir kaya parçası bulmaya uğraşacak.
الجنس البشري سيصبح ضالّ. بحاجة الماسة إلى صخرة يتشبث بها بينما يحبس إنفاسه.

Dün Öpüşme Kayalığı'nda istediği gibi?
مثلما ارادت ان تقابلك عند صخرة التقبيل البارحة

Kalbimde sanki bir tuğla var.
بضغط كبير، و كأنه ثمة صخرة تضغط على قلبي

Bir mağarayı çoğunuz katı bir taştan oluşan bir tünel olarak düşünür ve aslında, bu birçok mağara böyledir.
عند تفكيرك في كهف، تتخيّل في الغالب نفقا يمتدّ عبر صخرة صلبة، و في الواقع معظم الكهوف هي كذلك بالفعل.

Eğer ellerimi tüm kayaların altına sokmam gerekse bile yalnız ölmene izin vermeyeceğim.
حسناً , لو اضطررت للبحث تحت كل صخرة فلن أدعك تموت حزيناُ ووحيداً.

Görünüşe göre gücüde bir meteor taşından alıyor.
ويبدو أن مصدر طاقته من قطعة من صخرة نيزك