Onunla arkadaş olmam seninle arkadaşlığımı azaltmaz ki. | Open Subtitles | فقط لأنني صديقتها، لا يعني أنيي سأقلل من صداقتي لك |
Brooke ile olan arkadaşlığımı yok eden şey o duygulardı. | Open Subtitles | حسناً هذه المشاعر هي التي افسدت صداقتي مع بروك |
Sana dostluğumu sunuyor ve emniyet altına alıyorum. | Open Subtitles | أنا أعرض عليك صداقتي وحمايتي. ألا يكفيك هذا؟ |
Türklerle, Danlarla, Yahudilerle ve ırkçılarla olan arkadaşlığım beni kendi ön yargılarıma karşı adeta aşıladı. | TED | ولكن صداقتي مع الأتراك، والدنماركيين واليهود والعنصريين حصنتني ضد تحيزاتي المسبقة عن الأخرين. |
Nasıl ikinizle birden arkadaş kaldım biliyor musun? | Open Subtitles | هل قالت إن علاقتنا انتهت؟ سام أتعرف كيف أبقيت على صداقتي بكما معاً؟ |
Instagram'da arkadaşlık isteğimi neden kabul etmediğini yanına gelip sormak istedim. | Open Subtitles | فقط أردت سؤالك بشكل شخصي لماذا لم توافق على طلب صداقتي في انستغرام. |
O zamanlar arkadaşım olman için ne vermezdim ki? | Open Subtitles | إن كانَ هناك مالا أريدُ إستعادته من الماضي فهو صداقتي لك. |
Size bütün verebileceğim dostluğum. | Open Subtitles | كل ما بإمكاني هو عرض صداقتي عليك. |
Bu nedenle sana yardım etmek istiyorum, ...arkadaşlığımı ve tavsiyelerimi teklif ediyorum. | Open Subtitles | ولهذا أريد أن أساعدكِ لأعرض عليكِ صداقتي ونصيحتي |
Kazanmak için hiçbir şey yapmamışken, arkadaşlığımı hak ettiğini nasıl düşünürsün? | Open Subtitles | أنّى تظنّ أنّك تستحقّ صداقتي بينما لم تفعل شيئًا يستحقّها؟ |
Sadece arkadaşlığımı değil, güvenimi de kaybettin. Saygımı kaybettin. | Open Subtitles | لم تخسر صداقتي وحسب، بل وخسرت ثقتي واحترامي. |
- Seninle olan arkadaşlığımı tehlikeye atacak bir şey yapmam. | Open Subtitles | أنا لن تفعل أي شيء ليهدد صداقتي معك. |
Jenna'yla olan dostluğumu bir adım geriye götürmesi kolay olmayacak. | Open Subtitles | سوف يكون الامر صعباً اخذ خطوة الي الخلف في صداقتي مع جينا |
Böylece yükselebileceğini sandın ve onu ayartmak için dostluğumu kullandın. | Open Subtitles | لقد ظننت أنّك ستحصل على ترقيةٍ بفعلك ذلك ولقد استعملت صداقتي لتسهيل الأمر عليك |
Düşündüm de, Masumiyet Projesi'ndeki stajın ve babanla olan arkadaşlığım sebebiyle birkaç saatliğine yardım etmeyi isteyebilirsin. | Open Subtitles | واعتقدت لانك تدربت في مشروع البرأه ومن اجل صداقتي بوالدك ان تفكر في مساعدتهم لبضع ساعات |
Benim arkadaşlığım hariç onlar hayatındaki en önemli iki şey. | Open Subtitles | وباستثناء صداقتي هما أهم شيئين في حياته كاملة |
Demek yarın arkadaşlık hatırına Anayasa'nın ihlaline göz yumacağız. | Open Subtitles | غدا نقلل من شأن انتهاك الدستور... ...لاجل صداقتي معك؟ |
sen de biliyorsun ki sheldon artık arkadaşım olmak istemiyor ki eğer eve gelebilseydim iyi olurdu ve biliyorsun burda olabilirdin-- tamam, çok abartıyorsun hayır,bu... bu abartı olabilir. | Open Subtitles | تعرف ان شيلدون لا يريد صداقتي بعد الآن والذي لن أهتم بذلك إذا عرفت اني سأعود الى المنزل - وأعرف انك ستكون هنا بدلاً .. |
[Süleyman dış ses] dostluğum için sevin ve zaferlerim için de beni tebrik et. | Open Subtitles | "جلّل صداقتي" "وهنّئني على انتصاراتي" |
Çünkü onların etrafında olmak sanki seninle olan arkadaşlığıma ihanet etmek gibiydi. | Open Subtitles | لأنه يجري من حوله وحولها يشعر وكأنه أخون صداقتي معك. |
Her neyse artık arkadaşlığımın getirdiği menfaatlerden faydalanamaman çok kötü oldu. | Open Subtitles | من المؤسف أنكَ لم تعد قادراً على الاستفادة من مزايا صداقتي |
Sen bana taşındığından beri arkadaşlığımızı bozmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | إنّي دومًا ما أدمّر الصّداقات، كنتُ أحاول أن أدمّر صداقتي بك مذُّ أن إنتقلتٍ معي. |
Evlilikleri bozuldu, dostluğumuz bitti. | Open Subtitles | فتهدم زواجهما .. وكذلك صداقتي بها |
Ellie ile olan dostluğumdan ne öğrendim biliyor musun? | Open Subtitles | أنت تعرف ماذا تعلمت من صداقتي مع ايلي؟ |
Bunun, onunla arkadaşlığımızda yeni bir bölüm olduğunu hissediyorum. | Open Subtitles | أنا أشعر بهذا، مثل، فصل جديد في صداقتي مع جيمي |