| O çok fazla köpek olduğunu söyledi. Karanlıktı ve şok geçirmişti. | Open Subtitles | لقد قال هناك الكثير من الكلاب كانت مظلمة وهو في صدمه |
| Anneliği yaşamayacağımı bir şekilde kabullenmiştim. Yani büyük bir şok oldu bana. | Open Subtitles | أن أقبل بالأمومة لم يكن موضع نقاش وبالتالي فقد كانت صدمه بحق |
| Ektoplazmanın erken reaksiyonu kısa ve sistematik bir şok yarattı. | Open Subtitles | أنسحاب غير مكتمل للإكتوبلازم تسبب فى صدمه شامله صغيره |
| Saat 16:35'de Wilshire Bulvarında tam karşıdan karşıya geçerken bir otobüs çarptı. | Open Subtitles | وفي الساعة الرابعة وخمسة وثلاثون دقيقة مساءً، قام بأولى خطواته في جادة "وسيللر" وتم صدمه بواسطة حافلة |
| Kasırgadan ötürü travma geçiren diğerlerinden farklı olarak, benim hikâyem bir iki yıl önceye dayanıyor. | Open Subtitles | كمعظمكم الذين تحملوا صدمه الإعصار قصتى ترجع إلى الوراء بضع سنين |
| Çocukluk travması. Çocukluk travması. Çocukluk travması. | Open Subtitles | صدمه الطفوله , صدمه الطفوله ,صدمه الطفوله |
| Sakin olmalısın! şoka girmemen lâzım. Derin, düzenli nefes al. | Open Subtitles | إبقى هادئ, لا يمكنك أن تدخل في صدمه خذ نفسا عميقا, أنفاس محسوبه, و إبقى هادئ |
| Güvenlik kameralarında da hiçbir şey görünmüyor. Büyük bir şok dalgası sonrası, cam patlamış gibi. | Open Subtitles | لم تسجل كاميرات المراقبه شىء بدت كأنها موجه صدمه كبيره فقط |
| Şey , sanırım beni arkadan çıplak olarak görmek bir çeşit şok yaptı onda. | Open Subtitles | حسنا، أعتقد أن تراني عاري من الخلف ذلك ممكن ان يسبب لها صدمه |
| Büyük bir şok yaşadı. Her şey oluruna bırakılsaydı iyi olurdu. | Open Subtitles | صدمه مروعه ، من الأفضل أن نترك الأمر للنسيان |
| Hey. İyi olacak. İkiniz de bir çeşit sinirsel şok geçirdiniz. | Open Subtitles | مرحى , سيكون كل شئ على مايرام اننتم الأثنان عانيتم من صدمه عصبيه |
| Nasıl olduğunu bilmiyorum, fakat çok mutluluk verici bir şok olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | لا أدري كيف حدث ولكنني أؤكد بأنها كانت صدمه سعيده |
| Yangın senin için büyük bir şok oldu herhâlde. | Open Subtitles | أنها بالتأكيد كانت صدمه رهيبه لكي,أقصد ,الحريق |
| Büyük erkek kardeşim, babam ve köpeğimize bir tren çarptı. | Open Subtitles | صدمه قطار هو وأخي الأكبر و كلب العائلة |
| Sağ tarafta çarptı. Oyere vurdu . | Open Subtitles | صدمه فى الجانب,ثم اصتطدما بالارض |
| travma sonucu öldü. | Open Subtitles | ماتت نتيجة صدمه قوية لرأسها ثم توقف مخها عن العمل |
| Benim bu bütün berbat yönlerimden kendine güveneme, çocukluk travması gibi şeylerden işte. | Open Subtitles | إنه جزء من الأشياء الكثيره اللعينه قله إحترام النفس , صدمه الطفوله .. هراء .. |
| Alerjik tepki vermeyip şoka girmezsem, yolu yarıladık demektir. | Open Subtitles | اذا لم اصاب برد فعل تحسسي ودخلت في صدمه فنحن قطعنا منتصف المسافة |
| Bana çarpan adamı gördüm memur bey. Adı Johnny Walker. | Open Subtitles | سيادة الضابط، رأيت السائق الذى صدمه "اسمه كان" جونى واكر |
| "Eğer çarptığı rahip onu affetmişse biz niye affedemiyormuşuz?" | Open Subtitles | ان كان الكاهن الذي صدمه غفر له إذاً لماذا لا نستطيع نحن؟ |
| Suya devrilip düşmeden önce bir şeye çarpmış olmalı. | Open Subtitles | لا بد أنه صدمه ..بشيء عندما إنقلب من الزورق للماء |
| Kalp şoku için hazırlanın. Radarı kaldırın. | Open Subtitles | استعد لاحداث صدمه للقلب اوقف الرادار |
| Telgrafla çağrıda bulundu. Dünya şokta. | Open Subtitles | مطالبين بالإنضمام الى الثوار العالم في صدمه |