| Uşak François çikolata kutusunu bir bayan arkadaşına vermek için almış. | Open Subtitles | فرانسوا أخذ صندوق الشوكولاتة لتقديمة الى احدى صديقاته |
| Çünkü ben arkadaşına ihanet edecek biri değilim. | Open Subtitles | لأني لست من النوع الذي يخون صديقاته هكذا |
| Bütün kız arkadaşları partideydi ve bu tesadüf olamaz. | Open Subtitles | كل صديقاته جِئنَ الى الحفلة لايمكن أن تكون صدفة |
| Justin ve arkadaşları için de biraz getirdim. | Open Subtitles | و أحضرت دعوات لجاستن و صديقاته |
| Prens, bayan arkadaşlarını ara sıra dövmekten hoşlanır. | Open Subtitles | إنه يحب تلقين صديقاته درساً بين كل حين وآخر. |
| Kardeşini yalnız, arkadaşlarını uğruna zıplayacak bir şey bırakmayarak terk eden adamı. | Open Subtitles | الشاب الذي يترك أخاه بمفرده ويحرم صديقاته سبباً يقفزن لأجله؟ |
| Küçük elektronik kara kitabı gözden geçirdi ve eski sevgililerini buldu... | Open Subtitles | لا أصدق هذا ووجدت أرقام صديقاته السابقات اتصلت بهم وقابلتهم على أنهم ضيوف في برنامجنا |
| Bart'ın eski kız arkadaşlarından biri adımı biliyor olabilir, bunun farkındayım. | Open Subtitles | أنا متيقن بأن إحدى صديقاته القدامى يمكن أن تعرف اسمي |
| Yani Chuck ailesinden kaçacak, Jack sevgililerinden | Open Subtitles | يمكن أن يترك تشاك منزل والديه ويترك جاك كل صديقاته |
| Düşünsene, havalı, yakışıklı Yahudi oğlan bir ömür bekledikten sonra en yakın arkadaşına nihayet içini açıyor ve kız da bir hafta sonra ölüyor. | Open Subtitles | فكري في الأمر. فتى يهودي فاتن ووسيم، يقر أخيراً لأعز صديقاته بمشاعره طوال حياته وأنت تريدين الموت بعد أسبوع؟ |
| Kırgın eski sevgililer, eski iş arkadaşları, ne bulabilirsek... | Open Subtitles | حملة ريستون... صديقاته السابقات، زملائه... |
| Bernard bana Lydia'yla nişanladığını söylediğinde kendisini tebrik ettim, çünkü diğer bütün kız arkadaşları tam bir köpekti. | Open Subtitles | عندما أخبرني (بيرنارد) أنه سيخطب (ليديا)، هنأته لأن جميع صديقاته السابقات كنّ تافهات |
| Tamam, Justin'le arkadaşları geldi. | Open Subtitles | وصل جاستن و صديقاته للتو |
| Tamamen kötüye gidiyordu. Bir de keş kız arkadaşlarını eve getirmeye başladı. | Open Subtitles | إنتكس تماماً , إضافه إلى أنه بدأ جلب صديقاته المنزل |
| Bunun kız arkadaşlarını kaybetmek gibi bir alışkanlığı var. | Open Subtitles | هذا لديه عادة ودائماً مايخسر صديقاته |
| Kız arkadaşlarını. | Open Subtitles | صديقاته السيّدات. |
| sevgililerini bildiğinizi söylememiş olsa gelmezdim. | Open Subtitles | ...ما كنت سآتي إلَا لأنَه قال بأنَك تعرفين بخصوص ...صديقاته سيَدة باران |
| Bu yemek için en uygun yerin burası, Hop Louie olduğunu düşündüm çünkü ne de olsa burası Peter'ın tüm sevgililerini getirdiği, favori restoranıdır. | Open Subtitles | إذا سمحتم، من المناسبة لأننا نأكل جميعاً الليلة في مطعم (هوب لويس) لأن على الرغم من هذا هذا مطعم (بيتر) المفضل حيث يأتي بكل صديقاته |
| Avukatım kız arkadaşlarından 5-6 tanesine sordu. | Open Subtitles | محامي قام بسؤال خمسة أو ستة من صديقاته |
| Herhalde sevgililerinden birini ziyarete gitmiştir. | Open Subtitles | أفترض أنه يريد زيارة احدى صديقاته لديه الكثير كما تعرف أحداهن جميلة حقاً |