| Bir gün, delirmeden önceydi bana silahının tek arkadaşı olduğunu ve birlikte gömülmek istediğini söylemişti. | Open Subtitles | ذات مرة أخبرني بأن سلاحه هو صديقه الوحيد ويريد أن يدفن معه |
| Derdini anlatacak birini arıyordu, tek arkadaşı bendim. | Open Subtitles | واحتاج شخصاً يصغي إليه، وكنتُ صديقه الوحيد المتبقّي |
| tek arkadaşı o ve çocuk ondan daha büyük. | Open Subtitles | إنه صديقه الوحيد, والفتى أكبر منه كثيراً. |
| Ama şu dünyada kalan tek arkadaşı bendim ve beni öyle sert kırbaçlıyordu ki. | Open Subtitles | لكني صديقه الوحيد في هذا العالم ولقد كان يجلدني بقوه |
| Demek ki Miami'deki tek arkadaşı ben değilmişim. | Open Subtitles | من الواضح أني لست صديقه الوحيد في [ميامي]؟ |
| Onun tek arkadaşı bendim. | Open Subtitles | أتعرف .. لقد كنت صديقه الوحيد |
| Scott'ın, onun tek arkadaşı olduğunu söyledi. | Open Subtitles | قال أن " سكوت " صديقه الوحيد |