Erkek arkadaşı var mı yok mu, Kate'le araları nasıl. | Open Subtitles | وإن كان لديها صديقٌ حميم أو لا كيف تتعامل مع كيت |
Şimdi farz edelim ki o masada ailenden biri ya da yakın bir arkadaşın oturuyor. | TED | الآن تخيّلوا أنّ واحداً من الأشخاص الجالسين إلى تلك الطاولة هو فرد من عائلتك أو صديقٌ مقرّب. |
Bir arkadaş verdi bunu, Arnavutça. Tercüme eder misin? | Open Subtitles | صديقٌ لي أعطاني هذه , إنها بالألبانية ألا تمانع بترجمتها |
İyi dost olduğunuzu ve onun seni gerçekten sevdiğini biliyorum ama şu anda seninle görüşmesinin iyi olmayacağını düşünüyorum. | Open Subtitles | وأعرف بأنّك صديقٌ رائع وهو مولعٌ بك ولكن لا أُفضل أن يبقى برفقتك في هذه الفترة |
Bak, ben Ryan'ın arkadaşıyım, eğer arkadaşı olmasaydım şu anda amirinle konuşuyor olurdum. | Open Subtitles | (أنظري ، أنا صديقٌ لـ(راين لو لم أكن لكن أتحدث الى رئيسك الآن |
Formentera Adasında bir dostum var. Kardeş gibiyiz. | Open Subtitles | لديّ صديقٌ في فورميترا إنّه كالأخ بالنسبة لي |
Sen, şu Darling gibi, masa silen, kayıt tutup, not alan katip efendi değil, çok sağlam bir arkadaşsın. | Open Subtitles | إنك صديقٌ طيبٌ جداً، ولست من المتملقين، المتزلفين للكِبار كدارلينغ هنا |
Eğer burada aradığınız türde bir şey yoksa bir arkadaşımın evi var. | Open Subtitles | إن كان هناك شيءٌ لم تعثر عليه هنا، صديقٌ لي يملك شقّة. |
- Tabii. İtfaiye teşkilatında arkadaşı olan bir arkadaşım var. | Open Subtitles | لصديقي صديقٌ في وحدة التحقيق لقسم الإطفاء. |
Bir arkadaşımın arkadaşı olduğundan sana muhtemel yan etkilerini okumam icap eder. | Open Subtitles | وبما أنّكَ صديقٌ لصديقٍ، سأقرأ من أجلكَ الأعراض الجانبيّة الممكنة. |
Bir küçük dünyada, tek ama gerçek bir arkadaşı olan adamın müziği eşliğinde. | Open Subtitles | على نغمة موسيقى لم يسمعها الا عالَمٌ صغير واحد عن طريق رجل لم يكن له إلا صديقٌ واحد |
En yakın arkadaşın sapık olduğunu düşünüyor, ve sen onu çizdin, ama beni çizmiyorsun, öyle mi? | Open Subtitles | لديك صديقٌ مقرّب يعتقد أنك منحرف, حسنٌ، وقد قمتَ برسمه، لكنك لن ترسمني؟ |
Biliyorum. Senin yakın arkadaşın. Bunun senin için kolay olmayacağını kabul ediyorum. | Open Subtitles | أعلم أنـّه صديقٌ مُقربٌ بكِ، أقدّر أنّ ذلك سيشقّ عليكِ. |
Tam ilk çocuğumuzu evlat edinişimizi resmileştirirken sevgili, eski bir arkadaş şehre geliyor. | Open Subtitles | صديقٌ عزيز و قديم يصل إلى المدينة تماما بينما نحنُ نقوم بأنهاء الاجراءات الرسمية لتبني طفلنا الاول. |
Evet, evet... Altı ay boyunca yanında oturup uyanıp tekrar sana dönmesini arzu ettiğin bir arkadaş. | Open Subtitles | .. اجل ، صديقٌ جلستِ بجانبهِ لستة أشهر |
- Memleketten bir dost. Çok araba var da. | Open Subtitles | صديقٌ قديم يا سيدي, وثمّة سياراتٌ كثيرة. |
Onu ben de takdir ediyorum. O, olağanüstü bir adam ve iyi bir dost. | Open Subtitles | أنا بنفسي معجبٌ به .إنه رجلٌ إستثنائي و صديقٌ عزيز |
Ve babanın eski bir arkadaşıyım. | Open Subtitles | وانا صديقٌ قديمٌ لوالدكِ |
Benim dostum olan herkesle dosttur. Koşun bakalım şimdi. Varys'in küçük kuşları mı? | Open Subtitles | إنه صديقٌ مع جميع أصدقائي. طيور فاري الصغيره |
Cornelius, iyi bir arkadaşsın ama kolun daha iyileşmemiştir. | Open Subtitles | كورنيليس ، انك صديقٌ عزيز لكن ذراعك هذه لم تلتئم بالشكل المطلوب |
Bir arkadaşımın burnunun içinde korkunç bir sivilce çıkmış! | Open Subtitles | لدي صديقٌ, ظهرت في أنفه بثرة مؤلمةٌ أيضاً |
Beni teslim olmaya ikna etmek için eski bir dostu getirmişler. | Open Subtitles | لقد قاموا بإحضار صديقٌ قديم ليقوم بإقناعي. |
Bizim bir arkadaşımız. | Open Subtitles | أنا لا أعتقد بأنك ألتقيت به أنه صديقٌ لنا |
Kızımın düşmanı, benim dostumdur. | Open Subtitles | أيُّ عدوٍّ لابنتي، صديقٌ لي. |
Elling, sen gerçek bir dostsun. Öfkeliydim çünkü korkmuştum. Ama artık korkmuyorum. | Open Subtitles | ( أنت صديقٌ وفّي يا ( إلينج ، لقد كنتُ متعكر المزاج بسبب خوفي |
Gaius'un bir dostuyum. Ona anlattıklarını duydum. | Open Subtitles | "صديقٌ لـ"غايوس سمعتُ ما اخبرتهُ إياه |
Kanıtlara bakılırsa ortak bir arkadaşınız varmış. | Open Subtitles | بالإستناد إلى الأدلة يوجد لديكما صديقٌ مشترك. |
Hayır, hayır. Mimarı arkadaşımdır. | Open Subtitles | لا أنا صديقٌ للمهندس |