Tatili başladıktan birkaç gün sonra bir arkadaşıyla Nova Scotia'ya gitti. | Open Subtitles | بعد عدة أيام من بداية عطلته ذهب مع صديق له إلى نوفا سكوتيا |
Ve bence gerçek arkadaş bunu arkadaşıyla paylaşmalı. | Open Subtitles | أن الصديقي الحقيقي سيشارك هذا الأمر مع أفضل صديق له |
Onun arkadaşı mı yoksa senin mi? | Open Subtitles | صديق له أو صديق لك؟ |
Bir gün, bir arkadaşını da yanına alarak, yukarıda ne olduğunu görmek için hiç halat ve alet kullanmadan bir Sekoya'nın tepesine tırmanmaya karar vermiş. | TED | و قرر مع صديق له أن يقوم بتسلق حر لسكويا. بدون حبال أو أي معدات لرؤية ما الذي يوجد هناك في الأعلى. |
En iyi arkadaşının bir stüdyosu var. Annesiyle geçinemediği için eve de dönemez. | Open Subtitles | إن أفضل صديق له لديه استديو و هو لا يتفاهم مع أمه و لا يستطيع الذهاب إلى المنزل |
Bir arkadaşı ölmüş. Karısı şok geçiyor. Seni arayacaktır. | Open Subtitles | مات صديق له مؤخراً زوجة الرجل تعاني من إنهيار، سيهاتفك |
Şimdi düşündüm de, en iyi dostu ben olabilirim. | Open Subtitles | الآن هدانى التفكير في الأمر لست متأكدا أنني لم أكن أعز صديق له |
İşverenler, sicilinden dolayı onu geri çevirdi. Kalp rahatsızlığı ve diyabeti nedeniyle annesi, en yakın arkadaşı, 43 yaşında hayatını kaybetti. | TED | فقد رفضه أرباب العمل بسبب سجله الإجرامي، وتوفيت والدته، أعز صديق له في عمر 43 عاماً بسبب أمراض القلب ومرض السكري. |
Hikayeye göre karısı en yakın arkadaşıyla kaçmış. | Open Subtitles | ما حدث فعلاً هو أن زوجته هربت مع أفضل صديق له |
Bir arkadaşıyla buluşacağını söyledi. | Open Subtitles | -لقد رحل لقد قال بأنه يجب أن يقابل صديق له |
O da böylece bir arkadaşıyla konuşmaya gitti. | Open Subtitles | حتى انه ذهب الى التحدث مع صديق له |
Richard, eğer bir Knicks maçına fazladan biletin olsaydı kokan bir arkadaşını mı götürmek isterdin yoksa seni yaralayan bir arkadaşını mı götürmek isterdin? | Open Subtitles | ريتشارد اذا كنت تمتلك تذكره اضافيه لمباره النيكس وعليك الاختيار بين صديق له رائحه واخر يجعلك متضايق من تختار |
Elbiseleri ve kolundaki bebekten başka bir şeyi olmadan, uzak bir ülkedeki eski bir savaşçı arkadaşını ziyaret etmeye karar verdi. | Open Subtitles | بدون شئ سوى الملابس التي يرتديها والطفلة بين ذراعه قرر أن يزور محارب صديق له في ارض اجنبية |
Ölen bir arkadaşının arkasından derin üzüntüsünü ve taziyelerini sunduğu zamanki karşılaşmamız haricinde Bay Carwen'le şahsen bir tanışmışlığım yoktu. | Open Subtitles | ولم أكن ذو معرفة شخصية به بل أنقذت من مواجهة باشرها بحزن وتعاطف عميق لرحيل صديق له |
Bir arkadaşının yeni heykelini görmeye gittiler. | Open Subtitles | ذهبا ليشاهدا منحوتات أخرى قام بها صديق له |
Genelde Bir arkadaşı kızı beğendiyse, o da geri durur. | Open Subtitles | عادة إذا صديق له إعجب بفتاة يبقى بعيداُ عنه |
Yüzbaşı Gregson, belediye memurluğunda çalışan Bir arkadaşı ile iletişime geçti. | Open Subtitles | الكابتن غريغسون تحدث مع صديق له في مكتب البلدية |
En yakın dostu da George DeMohrenschildt adında bir petrolcü. | Open Subtitles | أقرب صديق له هو رجل النفط المدعو جورج ديمورنشيلد |
Yani en yakın arkadaşı ile kız Novak'a ihanet mi etti ? | Open Subtitles | إذًا هو مغدور من قِبل أفضل صديق له وفتاته؟ |