- Bir arkadaş aslında. | Open Subtitles | لقد أخبرت صديقان لي بل في الحقيقة هو صديق واحد |
"Bir arkadaş seçeceksen, o olmalıydı. | Open Subtitles | إذا كان لديك صديق واحد فمن الأفضل أن يكون هو.. |
Şey, sefil hayatım sona ermeden önce, bir arkadaşım olduğunu bilmek istiyorum. | Open Subtitles | لأنه وقبل أن تنتهي حياتي البائسة، أريد أن أعرف أنه كان لديّ صديق واحد |
En azından güvenebileceğim bir arkadaşım kaldığı için memnunum. | Open Subtitles | انني سعيدة فقد انه لدي صديق واحد استطيع أن اعتمد عليه |
İlk olarak, çevresinde çok revaçta olan birini düşünün, örneğin yüzlerce arkadaşına parti veren birisi; ve bir de herkesten kaçan ve yalnızca bir arkadaşı olan birini düşünün. ve kümeden rastgele birisini seçiyorsunuz ve bu seçtiğiniz kişiler büyük olasılıkla partiyi düzenleyeni tanıyacaktır. | TED | تخيل شخص ذو شعبية كبيرة في الشبكة الإجتماعية كمظيف حفلات لديه المئات من الأصدقاء و شخص مصاب ببغض البشرية لديه صديق واحد و أنت أخترت شخص عشوائيا من السكان هم سيكونون أكثر ميلاً لمعرفة مظيف الحفلات |
Ve günün sonunda eğer bir içkin, bir arkadaşın ve 45 dakikan varsa duyacağın şeyin de bu olmasını tercih etmez miydin? | Open Subtitles | وفي نهايةِ كلِّ يوم أليس هذا ما تفضّل سماعه؟ إن كان لديكَ صديق واحد وكأس واحدةٌ وخمسٌ وأربعونَ دقيقة |
Evsizler barınağında bir dostu vardı, ve bir özel dedektif | Open Subtitles | ، كان لديه صديق واحد بملجأ المشردين و هنالك محقق خاص، يظن أنّه رآه |
En azından Bir tane arkadaşımız var. Her şeyi borçlu olduğumuz kişi. | Open Subtitles | لدينا على الأقل صديق واحد .من ندين له بكل شي |
Ama derler ki ilk günden Bir arkadaş edinirsen iyi gidiyorsun demektir. | Open Subtitles | ولكن يقولون إن صنعت صديق واحد في أول يوم ستُبليّ حسنُ. |
Çocuğa Bir arkadaş bıraksaydın bari. | Open Subtitles | لم تتمكن من تركه مع صديق واحد.أليس كذلك؟ |
Sunnydale'e taşındığımız sene tek Bir arkadaş bile edinmedim. | Open Subtitles | أعتقد أننى لم أكتسب صديق واحد " فى السنة التى إنتقلنا فيها إلى " صانى ديل لم لا ؟ |
Tecrübesiz kral Louis ve yeni karısı Kraliçe Anne kendilerine tek Bir arkadaş bile bulamazlar. | Open Subtitles | و "لويس" الحدث و زوجته الملكه "آن" وجدا أنفسهما دون صديق واحد |
Bir arkadaş ile dünyayı değiştirmek. | Open Subtitles | غير العالم صديق واحد في الوقت المناسب |
Biliyorsun, bunu yapabilecek sadece bir arkadaşım var, ve senin onunla tanıştığından şüpheliyim. | Open Subtitles | تعلم , لدي صديق واحد يستطيع فعلاً عمل ذلك وأشك بأنك قد قابلتيه . |
Bu dünyada tek bir arkadaşım oldu. | Open Subtitles | انني حصلت على صديق واحد في هذا العالم |
Sadece bir arkadaşım var ve o da bereket versin ki balayında. | Open Subtitles | كان لي صديق واحد فقط و هي بسعادة عليها العسل القمر! |
Sadece tek bir arkadaşı vardır Brando'nun 'Apocalypse Now'da söylediği gibi;... | Open Subtitles | لديه فقط صديق واحد الذي تحدث عن (براندو) في "القيامة الآن" |
ve biryerlerine piercing takmayan bir arkadaşı yoktu. | Open Subtitles | وليس لديها صديق واحد بدون ثقوب بجسده. |
Birinci sınıfı birlikte okuduysak... ve Arno'nun tek bir arkadaşı varsa sen Nate Cooper olmalısın. | Open Subtitles | حسناً، إن كنا درسنا الصف الأول معاً و(آرنو ) لديه صديق واحد فقط لا بد أنك |
Orada en azından bir arkadaşın var, Jackson. Arkadaşsınız, değil mi? | Open Subtitles | حسناَ، لديكِ على الأقل صديق واحد هناك جاكسون, أنتم أصدقاء، أليس كذلك ؟ |
Pardon, sadece bir arkadaşın olmasının sebebi bu. | Open Subtitles | حسناً , بسببها لا تملكين سوى صديق واحد |
- Tebrikler. Artık bir arkadaşın var. | Open Subtitles | تهانيننا , لديك الان صديق واحد |
Biri bir dostu hakkında yanılıyor olabilir. | Open Subtitles | واحد يمكن أن يكون مخطأ حول صديق واحد. |
Zavallının kendisine bir anma töreni düzenleyecek tek bir dostu bile yok. | Open Subtitles | نعممم , الرجل الفقير لم يكن لديه حتى لو صديق واحد to throw a memorial for him. ليعمل تذكارأ له |
Bir tane vardı, onu da sebzeye çevirdiniz. | Open Subtitles | لدي صديق واحد ولكنك حولته الى خضار |