Kay, planını bir kez daha anlat çünkü anlamakta zorlanıyorum. | Open Subtitles | .راجع معى خطتك مرةً أخرى. فأنا أجد صعوبه فى فهمها |
Çünkü ben de kalmak için bir neden aramakta zorlanıyorum. | Open Subtitles | لأن أُنا أواجه صعوبه في إيجاد سبباً جيداً للبقاء |
Teşkilatlar arası işbirliğinde bazı sorunlar çıkmış olsa bile, bizim bürolarımızda çalışmanızda herhangi bir zorluk çıkacağını sanmıyorum. | Open Subtitles | بالرغم من أن التعاون بين الوكالات صعب جدا لم أجد أى صعوبه حينما كنتم تعملون فى مكاتبنا |
Fakat, ona rakip bulmakta güçlük çekiyorum. Ya da "kurban" mı deseydim? | Open Subtitles | لكني أجد صعوبه في إيجاد خصوم له بل ربما أقول ضحايا له |
Okulda yaşamın ne kadar zor olduğunu bilmiyorsunuz. | Open Subtitles | انتم لا تعرفون مدى صعوبه الأمر هناك كل يوم |
Tamam, işleri kendin için daha da zorlaştırıyorsun. | Open Subtitles | اوكي ، انتِ فقط تزيدين الموقف صعوبه بالنسبه لك |
İnanması zor olabilir ama istesem bunun yerine masabaşı görevi de yapabilirdim. | Open Subtitles | أنت قد تجد صعوبه في تصديق هذا لكني سوف اتولى مكتب فوق التل هذه يوما |
Bak, odada birden fazla kişi olduğunda konsantre olmakta zorlanıyorum. | Open Subtitles | اجد صعوبه فى التركيز عندما يوجد اكثر من شخص داخل الغرفه |
Abimin yanındayken kendim olmakta zorlanıyorum. | Open Subtitles | ..اواجه صعوبه لأكون على طبيعتي بجانب أخي |
ve ben bir tane bile bulmakta zorlanıyorum. | Open Subtitles | و أنا أُواجه صعوبه في إيجاد واحداً |
Torren'a ve bana kavuştuğu için mutlu, ama Atlantis'teki yaşama uyum sağlamakta zorluk çekiyor. | Open Subtitles | انه سعيد لانه تم لم شمله مع تورن و انا لكنه يواجه صعوبه في التكيف مع العيش في اتلانتس |
Ancak kendisiyle dövüşecek rakip bulmakta zorluk çekiyorum, gerçi kurban demek daha doğru olur. | Open Subtitles | لكني أجد صعوبه في إيجاد خصوم له بل ربما أقول ضحايا له |
Eski patronuna karşı çalışmada zorluk çekmeyecek misin? | Open Subtitles | ولن تواجه أية صعوبه في مواجهة رئيسك السابق؟ |
Nick, son zamanlarda öfkeni kontrol etmekte güçlük çektiğini biliyoruz. | Open Subtitles | نفهم إنك كنت تجد صعوبه فى السيطره على أعصابك فى الآونه الأخيره |
Ben de bunun basit bir tesadüf olduğuna inanmakta güçlük çekiyorum, Müdür Bey. | Open Subtitles | إنهم أيضا سيجدون صعوبه فى تصديق هذه المصادفه المحضه |
Bir öneriye göre insanların bir canlının çok belirsiz bir şekilde başka bir canlıya dönüşmesi fikrini kavramalarındaki güçlük bunun zor fark edilmesinden kaynaklanıyor. | Open Subtitles | و مقترح عُرض يوماً كان أن البشر تلقاههم صعوبه في استيعاب فكرة أن الحيوانات تتغير الي حيوانات أخري تدريجياً |
Tecrübe gerekli değildir". Ne kadar zor olabilir? | Open Subtitles | الخبره غير مطلوبه ما هي صعوبه هذه الوظيفه؟ |
Dinle, bana nefes almamı veya bunun ne kadar zor olabileceğini söyleme. | Open Subtitles | اسمع, لاتخبرني بأن اعيد التفكير او مدى صعوبه هذا الامر |
O kapıdan dışarı çıkmana izin vermem benim için ne kadar zor bilemezsin. | Open Subtitles | انت لا تعرفين مدى صعوبه ان اجعلك تخرجين من الباب |
Sayende bazı lüksleri yaşamamı gerçekten zorlaştırıyorsun. | Open Subtitles | -أتعلمين, أنتي تزيدين الأمر صعوبه -كي أعيش من خلالكِ |