Sonunda ufak bir şapırtı. Einstein, canın yandı mı? E: Av av av. | TED | تحذير صغير في نهاية ذلك. آينشتاين، هل هذا يؤلم؟ آينشتاين: او، او، او. |
Ama sıradan bir sekreter, ev hanımı ya da genç kendi sınırlı imkanıyla karanlık bir odada ufak bir ışık yakabilir. | Open Subtitles | لكن حتى سكرتيرة عادية أو ربة منزل او مراهقة يستطيع كل منهم بطريقته الخاصة البسيطة إضاءة ضوء صغير في غرفة مظلمة |
Bu resim - Hebron'da küçük bir dükkandaydım, bu dükkana, yiyecek getirmek yerine, dijital yiyecek sağlıyoruz, bir kartla. | TED | في هذه الصورة -- كنت في متجر صغير في هيبورن، حيث بدلاً من احضار الطعام، احضرنا طعاماً رقمياً، بطاقة. |
Normal işletim sırasında reaktör tankının altında küçük bir tıpa bulunur. | TED | كما يوجد قابس صغير في العملية العادية في أسفل وعاء المفاعل. |
Daha sonra, yayımlayacak bir yer buldum, St. Louis'de küçük bir matbaa. | Open Subtitles | و بعد ذلك وجدت ناشرا كاتب صغير في ــ سانت لويس ــ |
Merkez Bankası, Rockville'deki küçük bir bankadan çıktığını söyledi. | Open Subtitles | تتبع الاحتياطي الفيدرالي أنه لبنك صغير في روكفيل. |
Şehir dışındaki büyük bir ev NY'daki küçük bir evden çok daha ucuzdur. | Open Subtitles | منزل كبير في الريف يكلف اقل بكثير من منزل صغير في مدينةنيويورك |
İtalyan kırsalında bir şok dalgası, minik bir ses patlaması yaratır. | Open Subtitles | تصنع موجة صدمية دوي صوتي صغير في الريف الإيطالي |
Madras'ta küçük bir tütün dükkanım vardı. | Open Subtitles | كان عندي محل تبغ صغير في مدراس |
Sisin içinde küçük bir parlaklık ve sonra bana bakan iki kırmızı göz gördüm. | Open Subtitles | كان مجرد بريق صغير في الضباب ثم رأيت عينان حمراوان تحدقان إلي, |
Dur bir saniye. Sanki bana ufak bir stüdyo dairen olduğunu söylemiştin. | Open Subtitles | لحظة ، أعتقد أنك قلت لي أنك تملكين استديو صغير في شقة |
Sonra çanaklardan birini nakavt edip üssün sessizlik konisinde ufak bir delik açarız. | Open Subtitles | ثم يمكننا ضرب طبق، كزة من ثقب صغير في مخروط قاعدة من الصمت. |
1950'lerde Richmond, Virginia'da ufak bir organizma ortaya çıkarıldı ve buna "Hemlock wooly adelgid" adı verildi. | TED | ظهر كائن حي صغير في ريتشموند في فيرجينيا في 1950، يدعى المنة الصوفية لشجر الشوكران. |
Kırsal da küçük bir ev, beyaz pencereler, merdivenler. | Open Subtitles | بيت صغير في القرية، سياج خشبي أبيض وجهاز لتدريب القوى |
Julie sonunda Holywood'da küçük bir rol almayı başardı. | Open Subtitles | "وقالت انها تفعل حسنا ،" "انتقلت الى هوليوود ،" وحصل على جزء صغير في وضع جيد للافلام |
Ya parayı ödersin, ya da küçük oğIanı bir bot gezisine çıkarırım, ne dersin? | Open Subtitles | ...سوف تدفع هذا لي او ربما سأخذ فتى صغير... في رحلة على القارب؟ |
Tek fark, köpeklerden birinin olduğu tarafta küçük bir düğme varmış. | TED | والاختلاف الوحيد ان احد الكلبين لديه زر صغير في منتصف الصندوق |
Biz Samanyolu Galaksisi'nin bir köşesindeki küçük bir gezegenin sakinleriyiz. | TED | نحن سكان كوكب صغير في زاوية من مجرة درب التبانة. |
Bütün gün görevde kaldığım için bir bardak kahvenin zihnimi açacağını düşündüm, alt kattaki görevliye küçük bir rica için zili çaldım. | Open Subtitles | إعتقدتُ أن كأس قهوة قد يصحصح دماغي لذا هاتفت المفوض الذي يبقى لطلب الحاجيات طوال الليل في منتجع صغير في أسفل الدرجات |
Tabii ki MIT'de küçük bir laboratuvardan çalışıyorum. | TED | أنا أعمل بالطبع في مختبر صغير في معهد ماساتشوستس للتقنية. |
Bunları Tuscany'deki küçük bir dükkânda görmüştüm. | Open Subtitles | وجدتها في متجر صغير في توسكاني |
Embarcadero'daki küçük bir dükkandan. Çok güzel şeyler var. | Open Subtitles | محل صغير في إمبركادو لديهم أظرف الأشياء |
Jackson beynime minik bir patlayıcı yerleştirdi... her an patlatabilir. | Open Subtitles | جاكسون ,زرع متفجر صغير في ذهني ويمكن أن يفجرة في أي لحظة |
Madras'ta küçük bir tütün dükkanım vardı. | Open Subtitles | كان عندي محل تبغ صغير في مدراس |
Bu sepetin içinde küçük bir damat da yoksa o düğün olmayacak. | Open Subtitles | اسمعي يا هولي , ما لم يكن هناك زوج صغير في هذه السلة فالزفاف لن يحدث |