Tüm izleri kamufle etmek amacıyla üç ila dört yaşlarında çam ağaçları diktiler. | Open Subtitles | زرعوا اشجار صنوبر عمرها 3 الى 4 سنوات ليخفوا أي أثر لتواجد معسكر |
Ancak bir çam ağacı türü, daha da çetin koşullarda yaşamayı becerir. | Open Subtitles | ولكن شجرة صنوبر أخرى بإمكانها أن تصمد في ظروف أصعب من ذلك |
Köpek kokusu çam ve tıraş losyonundan yağ kokusu alıyorum. | Open Subtitles | أشم رائحة كلاب وخشب صنوبر وزيت أسفل عطر الحلاقة هذا |
Çocuklar dinleyin Toby, bana iki tane çam kozalağı bul; | Open Subtitles | رجال، الاستماع، ذلك، توبي، ولست بحاجة اثنين من أكواز صنوبر |
Tüyler kanlı bir çam kozalağının yanındaydı. | TED | كان الريش موجود بجانب شجرة صنوبر ملطخة بالدماء. |
Aslında çam kozalağındaki tüy, hindi akbabasınınki ile eşleşiyordu. | TED | بالفعل، الريش الموجود بجانب صنوبر كان متسقاً مع النسر الرومي. |
Akdeniz'de çam yoktur. | Open Subtitles | لا يوجد خشب صنوبر في دول البحر الأبيض المتوسط |
Yüksek dağardan kara çam. | Open Subtitles | صنوبر أسود من الجبال العالية شعر حصان أبيض حصن إمبراطورية |
çam kokulu bir temizleyiciyle de yeri sildin. | Open Subtitles | و هل مسحت الدماء بنوع ما من المطهر ذو رائحة صنوبر |
Kanları yeşil ve göğüslerinde kalp yerine çam kozalağı var. | Open Subtitles | لديهم دمّ أخضر و كوز صنوبر في صدرهم بدلا من القلب |
Arka bahçemde büyük yaşlı bir çam ağacı vardı. | Open Subtitles | كان هناك شجرة صنوبر ضخمة في فنائنا الخلفي |
Yumurta akıyla ve çam fıstığıyla pişirilmiş biftek. | Open Subtitles | فقط شريحة لحم معلّقة مع بعض الباذنجان المتفحم وحبات صنوبر. |
Yaşlı bir çam ağacı bağlantı yoluna devrilmiş. | Open Subtitles | شجرة صنوبر كبيرة وقديمة قد وقعت وسدت الطريق |
Geçme Namık Kemal Köprüsü'nden ürkütürsün vakvakları ananın şeysine çam diktim git topla kozalakları. | Open Subtitles | لا تعبروا جسر نامق كمال وإلا أخفتم البطة زرعتُ ورقة صنوبر في فرج أمك ثم وضعتها في عربة |
Yaklaşık yirmi beş kilometre uzunluğunda çok yaşlı çam ve çınar ağaçlarıyla kaplı bir orman. | Open Subtitles | طولها 16 ميلاً. تكسوها أشجار صنوبر وقيقب قديمة. |
Dağdaki çam ağaçları sıcak, kuru rüzgarla çatladı. | Open Subtitles | أصدر صنوبر الجبل صريرًا وتشرّم بفعل الهواء الساخن والجاف |
Ve üç gün sonra sana bunun çam ağacı özü olduğunu söyleyecekler ki bu çok mantıklı çünkü ayakkabısına batmış bir çam iğnesi var. | Open Subtitles | وسيقولون لك بعد ثلاثة أيّام أنّه زيت صنوبر، وهُو أمر منطقيّ، لأنّ هُناك غصن صنوبر عالق على نعل حذائه. |
Lifleri analiz ettik. Kanarya Adası çamı denilen ender bir ağaçtan, sadece Oregon'da yetişiyor. | Open Subtitles | أما الخشب فهو من شجرة صنوبر نادرة لا تنمو إلا فى ولاية أوريجون |
Pinus virginiana ya da Virginia çamı korusu bulmamız gerek. | Open Subtitles | حسناً، نحتاج لإيجاد مجموعة من أشجار (باينوس فيرجينيانا) أو صنوبر (فيرجينيا). |
Ve öyle sıradan bir çamdan bahsetmiyorum. | Open Subtitles | وأنا لا أتحدث عن أشجار صنوبر عادية، بل أتحدث عن هذه الأنواع المميزة. |
Beyaz köknar, Douglas köknarı, gümüş uçlu ladin. | Open Subtitles | الصنوبر الأبيض و صنوبر " دوجلاس" و الصنوبر ذو الطرف الفضى |
- Kendisini yememi söyledi diye kozalak yediğime eminim. Gitmiş. | Open Subtitles | أنا متأكد بأنني أكلت مخروط صنوبر لأنه أخبرني بذلك |