"صوابها" - Translation from Arabic to Turkish

    • aklını
        
    • kafayı
        
    • aklı
        
    • deliye
        
    • sıyırmış
        
    Bu kız aklını kaçırdı herhalde. Benimle böyle mi konuşuyorsun? Open Subtitles أعتقد أن هذه الفتاة فقدت صوابها تتكلم معي بهذه الطريقة؟
    Yitirmiş aklını ve yalnız kaldığı bir sıra, kızıl kömürler tıkmış ağzına. Open Subtitles عندما فقدت صوابها.. وبأثناء غياب خدامها.. ابتلعت جمرة
    Profesyonel fikrimi sorarsan, bütün şehir aklını kaçırmış. Open Subtitles من منظوري الشخصي، يبدو أنَّ المدينة بأكملها قد فقدت صوابها
    Her çalışında biraz daha kafayı yiyordu. Open Subtitles وفي كلّ مرّة يرنّ، كانت تفقد صوابها أكثر.
    Bakalım bizim Çilli'nin aklı başına geldi mi? Open Subtitles دعنا نرى إنْ عادت مَلكة الهُون الدّجاجة إلى صوابها
    Evlat, annen Robert'a hamile kalınca hormonları onu deliye dönüştürdü. Open Subtitles عندما كانت والدتك حاملا بروبرت جعلتها الهرمونات تفقد صوابها
    Yasa çıktıktan sonra kadın kafayı sıyırmış. Open Subtitles عندما وضعوا قانون مكافحة الارهاب فقدت صوابها
    aklını kaçırıyor. 18 yaşıma basar basmaz gidiyorum. Open Subtitles بدأت تفقد صوابها حالما أبلغ الـ 18 سأتركها
    aklını oynattı. Sanırsın adamı hayatında hiç görmedi! Open Subtitles أقصد، أنّها فقدت صوابها و كأنّها لم ترَ رجلاً قط
    Bir kadın, Cadılar Bayramında tamamen aklını yitirmeden altı yaramaz çocuğa zincirlenmiş olarak ne kadar süre dayanabilir? Open Subtitles كيف لأمرأه واحده أن تبقى صامده بحوزة 6 أطفال أشقياء في الهالوين قبل أن تفقد صوابها تماماً ؟
    Onu beslemeye çalışmıyorum. Sadece aklını yitirmemesini istiyorum. Open Subtitles لستُ أحاول إطعامها، أحاول الإبقاء على صوابها.
    Benim ülkem aklını kaçırdı ve bir şeylerin değişmesi lazım. Open Subtitles لقد فقدت بلادي صوابها وينبغي لشيء ما أن يتغير
    Dava açmakla tehdit ediyor. aklını kaçırmış. Open Subtitles هددت بمقاضاتنا، واضحاً إنها فقدت صوابها
    Nişanlımın korkudan aklını kaybetmek üzere oluşunu mu? Open Subtitles خطيبتي خائفة وفاقدة لنصف صوابها ؟
    Evet, bu hareketle aklını başından alırdım. Open Subtitles كنتُ أفقِدها صوابها بهذه الحركة
    aklını kaçırabilir. Delirebilir ve sonrasını biliyorsun, Open Subtitles سوف يجن جنونها سوف تفقد صوابها
    Büyükanne, evde olmazsak meraktan kafayı yiyecektir. Open Subtitles ستفقد جدّتي صوابها مِن القلق إذا لم نعد إلى البيت.
    Ne mutlu ki sonunda onun da aklı başına geldi ve ondan ayrıldı. Open Subtitles لحسن الحظ عادت إلى صوابها وتخلّصت منه.
    aklı başında hiçbir jüri bana sempati beslemeyecektir. Open Subtitles لن تتعاطف معي هيئة محلفين في صوابها.
    Hiç bir şeyimiz yoktu. Annem deliye döndü, ben de sokaklara düştüm. Open Subtitles لم يكن لدينا شيء، وفقدت أمي صوابها
    Erkek kardeşlerim öldüklerinde, deliye döndü. Open Subtitles لكن عندما ماتوا إخوتي فقدت صوابها
    Kendi gözlerimle şahit oldum. Kadın kafayı sıyırmış vaziyette. Open Subtitles رأيت ذلك بأمِّ عينيّ، تلك العجوز فقدت صوابها

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more