Ne yapsam da ne yapmasam da, duygularımla yeni bir nükleer füze krizi başlatsam da, ya da arkama yaslanıp rahatlayıp birine meyve sepeti versem de. | Open Subtitles | مهما فعلت سواءً أطلقت أزمة صواريخ نووية بعواطفي أو جلست واسترخيت وقدمت لأحدهم سلة فاكهة |
National City'deki her yüksek rütbelinin nükleer füze fırlatmaya erişimi vardır. | Open Subtitles | أي مسؤول رفيع المستوى في ناشيونال سيتي لديه حق الوصول إلى مواقع إطلاق صواريخ نووية. |
Ama elinde orta menzilli nükleer füzeler vardı. | Open Subtitles | ولكنه كان يملك بالفعل صواريخ نووية متوسطة المدى |
...ve o da "Bunlar nükleer füzeler" diye yanıtladı. | Open Subtitles | ' 'وأجاب، 'إنها صواريخ نووية |
Yanan binalardan insanları çıkaran, nükleer füzeleri durduran ve tüm bunları gündelik işleri ve akşam yemeği arasında yapan biri için örnek birisi olmak zor olmalı. | Open Subtitles | لا بد أن ذلك دور صعب لشخص ينقذ الناس من مبنى محترق و يوقف صواريخ نووية ما بين الأعمال الاعتيادية و فترة العشاء |
Uydu fotoğrafları gösteriyor ki düşman ülkemize zarar verecek mesafede nükleer füzeleri konuşlandırmıştır. | Open Subtitles | كشفت صور الأقمار الصناعية بأن عدونا قد نشر صواريخ نووية... ضمن نطاق بلادنا... |
Kısa bir süre önce denizaltıma Pakistan'a 4 nükleer kıtalararası balistik füze atılması emredildi. | Open Subtitles | قبل وقت مضى, تم أمر غواصتي لإطلاق اربعة صواريخ نووية بإتجاه باكستان. |
Kısa bir süre önce denizaltıma Pakistan'a 4 nükleer kıtalararası balistik füze atılması emredildi. | Open Subtitles | قبل وقت مضى, تم أمر غواصتي لإطلاق اربعة صواريخ نووية بإتجاه باكستان. |
Ama uzun bir süre nükleer füze atamayacak bir yere. | Open Subtitles | لكنها لن تطلق اى صواريخ نووية على أي مدن في أي وقت قريب |
Atlanta ve Philadelphia'ya nükleer füze fırlatıyorum. | Open Subtitles | أُطلق صواريخ نووية على (أطلانطا) و (فيلادالفيا) |
Bu işgalcilerin üzerine bir trident D-5 nükleer füze fırlatacaksınız aksi halde o gemideki yüzbaşımın başka çaresi kalmayacak onları... | Open Subtitles | سوف تقوم بإطلاق واحد من صواريخ نووية ترايدنت D-5 من نوع على هؤلاء المحتلين ...او أن الملازم على تلك السفينه سوف يكون مجبرًا ب |
U-2 casus uçaklarımız, Rusların Küba'ya nükleer füzeler yerleştirdiğini doğruladı. | Open Subtitles | طائرات (يو-2) للتجسس رصدت قيام الروس بوضع صواريخ نووية هجومية في كوبا |
- nükleer füzeler. - McNally en yüksek yetkiye sahip. | Open Subtitles | إنه أسوأ يا (بار) صواريخ نووية |
Sovyetler, nükleer füzeleri Nikaragua'ya yerleştirirse kapımızın önündeki K-19'lardan bahsetmeyi bir kenara bırakmaları pek fazla sürmez zaten. | Open Subtitles | إن أدخلَ السوفيتيين صواريخ نووية إلى "نيكاراغوا". فلن يتحدث الناس عن الـ (كي-19) أكثر بكثير على أي حال |
Amerikalılar nükleer füzeleri mevziliyor. Hedef neresi? | Open Subtitles | الأمريكيون) ينشروا الآن صواريخ نووية)، متوجهة إلى أين؟ |