Sunny von Bulow, son komaya girdiğinden beri hiç konuşamadı. | Open Subtitles | صوني فون بولو) لم تتكلم منذو) .أن تعرضت للغيبوبتها النهائية |
Sunny ile evlendiğimde, o dünyanın en güzel duluydu. Ve en zengini de tabii ki. | Open Subtitles | عندما تزوجتُ من (صوني)، كانت أجمل .مُطلقة بالعالم و إمرأة غنية للغاية |
Büyün çocuğun, Sunny'nin hap ve alkol sorunu olduğunu inkar ettiğini öğrendim. | Open Subtitles | (قد تحريت مع الأولاد الكبار قد نكروا بأن (صوني .كانت لديها مشاكل مع الأدوية و الكحول |
Sunny'nin kullandığı ilaçlar benim adıma reçeteye yazılmıştı. | Open Subtitles | الأدوية التي كانت تُوصف لي (تتناولها (صوني |
Sonny denen kıza söyleyin bana da bu yemekten yaparsa kâğıt bir tabağa sıçabilirim onun için. | Open Subtitles | اللعنه اخبري تلك الفتاة صوني انني سأتغوط على لوحه لو انها ستعطينـي مثل هذا |
Ve bu kesinlikle doğru. Sunny ve ben 60'ların sonlarında kendimize B12 iğneleri yapardık. | Open Subtitles | لأن (صوني) و أنا كُنا نحقن أنفسنا بفتامين 12 عند نهاية الـ60 من عمرنا. |
Yani demek istediğim, neden bütün gün boyunca Sunny'nin köşesinde doktor çağırmadan durayım ki? | Open Subtitles | أعني، لماذا أنا أمكث طوال اليوم بجانب (صوني) من دون أن أتصل بالطبيب؟ |
Maria'nın ifadesi. O diyor ki Sunny, Claus'un reçetesine yazılmış Valium'u alıyordu. | Open Subtitles | شهادة (ماريا) تقول بأن (صوني) تناولت عقار (الفاليوم) الموصوف لـ(كلوز) |
O diyor ki; 19 yaşındayken, Sunny von Bulow'un ona nasıl uyuşturucu iğnesi yapılacağını öğrettiğini söylüyor. | Open Subtitles | يقول، عندما كانت (صوني) في 19 من عمرها علمته كيف يحقن الأدوية دعني أرى ذلك |
Sunny'yi hap alırken gördüklerini söylüyorlar. | Open Subtitles | هم سكان (نيوبورت) الذين وصفوا (صوني) كانت .تتناول الحبوب، تحتسي الخمر و تسقط |
Eğer rahip bu işin üstesinden gelirse ve biz Sunny'nin uyuşturucu kullandığını belgeleme şansına sahip oluruz. Kendi kendine iğne enjekte ettiğini... Akla yatkın bir teori bu. | Open Subtitles | إذأ شهادة الكاهن سليمة و تمكننا من الحصول توثيقاً يثبت الحقن الذاتي للأدوية من قبل (صوني)، ستكون نظرية معقولة |
Sunny kiloları konusunda endişeliydi. | Open Subtitles | إنهم يستعملونه من أجل الحمية .لأن (صوني) كانت قلقة حيال وزنها |
Ve ayrıca ben bir Sunny'ye insülin iğnesi yapan bir ölü seviciyim. | Open Subtitles | إذاً أنا ذلك الشخص الشاذ الذي يحقن (صوني) بالأنسولين |
Onun son komasından üç hafta önce, Sunny aşırı derecede aspirin almıştı. - Bize bundan bahseder misin? | Open Subtitles | ثلاثة أسابيع قبل غيبوبتها الأخيرة صوني) تناولت كمية مفرطة من الأسبرين) |
Sunny Noel'i severdi. | Open Subtitles | صوني) كانت تحب أعياد الميلاد) إنه كان فصلها المفضل، بحق |
Yani onun sana, Sunny'nin ölmesine izin ver, dediğini mi söylüyorsun? Hayır, hayır, hayır, hayır. | Open Subtitles | أتريد القول أنها أرادت منكَ أن تدع (صوني) تموت؟ |
Bu daha çok herkesin söylediği şeye benziyordu: "Sunny mutsuz bir kadındı. | Open Subtitles | كلا، كلا، كلا، كلا (لقد كان كثير من الأشخاص يقول بأن (صوني .إمرأة حزينة و ليس لديها سبباً لتعيش من أجله |
Savcı senin bu uyuşturucuları Sunny'ye enjekte etmek için aldığını düşünüyor. | Open Subtitles | الأدعا يظن أنك من وراء حقن .(الأدوية إلى (صوني |
Halk, Sunny'nin uyuşturucu kullandığını söylüyor. | Open Subtitles | التقرير العام يُشير بأن (صوني) تناولت الأدوية |
Sunny iyi değildi. Bütün öğleden sonrayı tartışarak geçirdik. | Open Subtitles | .صوني) كانت عليلة) .كُنا نتجّادل طوال الظهيرة |
Sonny'ye biz bakabiliriz. | Open Subtitles | نعتقد أن بامكاننا أن نتولى مسؤولية (صوني) عنك. |