"ضحكوا" - Translation from Arabic to Turkish

    • güldüler
        
    • güldü
        
    • gülmüşlerdi
        
    • güldüklerini
        
    • gülüyorlardı
        
    Dışarıdaki sıradan insanlar, şu davarlar bize hep güldüler, bizi zayıf düşürdüler. Open Subtitles لقد ضحكوا منا و أحبطونا أولئك الأشخاص العاديون في الخارج تلك الماشية
    güldüler çünkü geçen gece olanların gülünç olduğunu anladılar. Open Subtitles لقد ضحكوا لأنهم ادركوا ان ماحدث ليلة امس كان امرا مضحكا
    Bu domuzlar tarafından hakarete uğradım, bana güldüler. Open Subtitles لقد تم إهانتي من قبل هؤلاء الخنازير و ضحكوا علي.
    Arkadaşlarım güldü, ama kaba olmak istemedim, o yüzden onunla dolaba girdim. Open Subtitles اصدقائي ضحكوا لكن لم ارد ان اكون لئيمة لذا ذهبت للخزانة معه
    Masadaki herkes güldü, ama şaka iyi bir çözümdü, böylece sonunda öyle yaptık. TED كل من على الطالة ضحكوا لكن المزحة كانت حلاً مناسباً بعض الشئ لذا هذا في النهاية ما قمنا بفعله
    Buna inanmak çok zor. Ama Jules Verne'e de gülmüşlerdi. Open Subtitles من الصعب تصديق هذا لكنّهم ضحكوا على جولز فيرن
    Ama sorduğumda güldüler sadece. Open Subtitles لكنهم ضحكوا عليّ عندما طلبت منهم العمل في هذا المجال
    Epeyce güldüler ve kalıp top oynamaya karar verdiler. Open Subtitles و ضحكوا كثيراً و قرروا البقاء و لعب الكرة
    Ama Avusturyalılar, elçinin çekincelerine güldüler. Open Subtitles لكن النمساويين ضحكوا على مخاوف السفير هذه
    Aslında beni dava ile tehdit ettiğini duyduklarında biraz güldüler. Open Subtitles أنه في حيقيقة ضحكوا عندما قلت لهم أنك سترفع دعوى قضائية ضدهم
    Ve sonra da yabancılara anahtarlarımızı verdiğimiz için bize güldüler. Open Subtitles وبعدها ضحكوا علينا لاننا أعطينا المفاتيح للغرباء
    Ücreti istemeye cesaretini gösterdiğimde de güldüler ve aileme ders vermek için ahırlarımı ateşe verdiler. Open Subtitles و عندما سألتهم بتهور عن الدفع ضحكوا ثم أحرقوا إسطبلاتي لجعل الدرس في محله
    Kıçlarıyla güldüler çünkü onlara yaşadıkları yerden bahsediyordu. Open Subtitles ضحكوا بشكل هستيري، لأنّه تحدّث معهم حيث كانوا يعيشون.
    Biraz sıkkın hissederek bilim adamlarına gittim ve bana güldüler, dediler ki, bu kadar kısa sürede insanların davranışlarını değiştirmek, saçma bir şekilde hırslıydı ve başardığın şey, mümkün olduğunu düşündüğümüzün ötesinde bir şeydi. TED عدت مجددًا إلى المختصين وأنا محبطة لكنهم ضحكوا علي وقالوا أن تغيير سلوك الناس في مثل هذه الفترة القصيرة طموح مثير للضحك والحقيقة أن ما تحقق بعيد عمّا كنا نظنه ممكنًا
    Gizliliği kalmayınca onu Pentagon'a götürdüm, patentini almak için ve orada insanlara bunun ne olduğunu anlattım ve güldüler, ama sonra onlara bir denemesini yaptım ve satın aldılar. TED أنا أخذتها إلى وزارة الدفاع بعد أن تم إخراجها من الخدمة عندما صدرت البراءة وأخبرت الناس بها ضحكوا ثم لما عرضتها أمامهم اشتروها
    Diğer konuklar o kadar güldü ki pancar gibi kızarıp, altlarına kaçırdılar. Open Subtitles بقية الحضور ضحكوا كثيرا و تحول وجه الى الاحمر و غضب كثيرا لقد كان مضحك كثيرا
    Her neyse, eğer komik değilse neden hepsi güldü? Open Subtitles وإن يكن، إذاً لم تكن مضحكة لماذا؟ هم ضحكوا
    Herkes gördü, herkes güldü ve alkışladı çünkü muhteşemdi... Open Subtitles الجميع رأوها تحدث ، الجميع ضحكوا وصفقوا لأنها كانت رائعة
    Bunu anlamak zor ama Jules Verne'e de gülmüşlerdi. Open Subtitles من الصعب ادراك هذا ولكنهم ضحكوا على جولز فيرن أيضا
    Sen de insanlara aktör olmak istediğini söylediğinde sana gülmüşlerdi. Open Subtitles أراهن عندما قلت الناس أردت التصرف، ضحكوا عليك.
    Hikayelerim gayet iyiydi, kibarlıktan güldüklerini pek sanmıyorum. Open Subtitles قصصي كانت ناجحة تماما و لا أعتقد أنهم ضحكوا بدافع المجاملة فقط
    Hayatımda ilk kez, insanlar bana gülmüyorlardı. Bana doğru gülüyorlardı. Open Subtitles لأول مرة الناس لم يهزأوا بي، وإنما ضحكوا أمامي

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more