| Günde bir dolar bana gereksiz bir masraf gibi geldi. | Open Subtitles | دولار في اليوم تبدو كأنها مصاريف غير ضرورية بالنسبة لي |
| Şu an, gereksiz ameliyatların bedavaya yapılmasına karşı olan bir yönetimin kontrolü altındayız. | Open Subtitles | نحن تحت مجموعة إدارةِ جديدةِ التي تُعبّسُ فوقنا الإجراءات الغير ضرورية المُؤَدّية مجاناً. |
| Tommy'nin ameliyatını, bazı aptal işlerden daha gereksiz yapan şey nedir? | Open Subtitles | ماذا تَجْعلُ جراحةُ تومي أيّ أقل ضرورية مِنْ البعضِ تَخطئ شغلاً؟ |
| Eğer içi boş bir tekerlekli sandalyeye otursaydın gerek yoktu. | Open Subtitles | لن تكون ضرورية لو رضيتي بكرسي مدوّلب ذو جيوب كبيرة |
| Bu içgüdüler hem gerçek hem de sanal dünyalarda hayatta kalmak için gereklidir. | TED | هذه الغرائز ضرورية لحياتنا في كلا العالمين الحقيقي والافتراضي |
| Satış için gereken evrakları hazırla, imzalayacağım. - Bununla hoşnut olacaksan. | Open Subtitles | ساحصل فقط على ما احتاجه من ادوات ضرورية لى, والباقى لك |
| Neden bu kadar harika, görkemli ve gerekli bir ürünün, insanoğlu için gereksiz bir acı nedeni olmasına izin verelim? | TED | لمذا نسمح لمنتَج عبقري ورائع ومهم مثل هذا أن يكون السبب في معاناة غير ضرورية للإنسانية؟ |
| Genel olarak, bu görevlerin birkaçının alt kümesinin makineleşmesi diğerlerini gereksiz kılmıyor. | TED | بشكل عام، كون المهام آلية في بعض الفروع لا يجعل من الأخرى غير ضرورية. |
| Çok aptal, çok gereksiz bir tasarım olduğunu... düşünebiliriz. | TED | لا. نعتقد بأنها ربما غبية جدا، وغير ضرورية للغاية. |
| gereksiz yere risk almamalıyız. | Open Subtitles | أبتعدوا عن الطريق لن نتحمل أى أخطار غير ضرورية |
| Bu genel bir askeri mahkemedir gereksiz formalitelerden kaçınacağız. | Open Subtitles | هذه محاكمة عسكرية و لذلك سنستغني عن الشكليات الغير ضرورية |
| gereksiz risklere girmemeyi öğrenmesi gerekiyordu. | Open Subtitles | من خلال معرفتي متى يجب عدم المخاطرة بصورة غير ضرورية |
| Onları yanımda getirmedim çünkü gereksiz olduğunu düşündüm. | Open Subtitles | من الطبيعي أني لم آخذها معي هذه المرة لأني لم أشعر أنها ضرورية |
| Diğer insanların çemberlerine girmemiz ne gerekiyorsa yapıp diğerlerine de gerçeği ulaştırmamız gerek. | Open Subtitles | لابد من كسر دوائر الآخرين، اه، تدع الآخرين يعرفون الحقيقة بأي وسيلة ضرورية. |
| Çarşaf, bir Pers geleneğidir. Evin içinde giymeye gerek yok. | Open Subtitles | الشادور هو التقليد الفارسي انها ليست ضرورية لارتداء الحجاب في الداخل |
| Bahşişe gerek yok bayım. Ben otelin işletmecisiyim. | Open Subtitles | الإكرامية ليست ضرورية يا سيدي فأنا أدير الفندق |
| Çünkü filmler insanlar için gereklidir. | Open Subtitles | لماذا؟ لأن الأفلام ضرورية بالنسبة لهم تعطيهم ما يحتاجون |
| gereken her şeyi kullanarak... basit aletlerle müzik yapmak bu. | Open Subtitles | بأية وسائل ضرورية عليك أن تخرج ما تريد أن تقوله |
| Tahlil yaptılar şah damarının tıkandığını ve operasyonun şart olduğunu söylediler. | Open Subtitles | لقد قاموا بالفحص قالوا بأن الشريان السباتي مسدود والعملية أصبحت ضرورية |
| Bu zamanı gelen kutumu boşaltmak ve acil aramaları yapmak için kullanacaktım. | TED | لذلك سأستغل هذا الوقت في تنظيف بريدي الإلكتروني وعمل أي مكالمات ضرورية. |
| Bir gezegenin yüzeyinde sıvı halde su olması için 3 şey önemlidir: | TED | هنالك ثلاثة عوامل ضرورية كي يوجد الماء السائل على سطح كوكب ما. |
| gerekli olmadıkça şeytani bir tehditle karşı karşıya olduğumuzu söylemek istemedik. | Open Subtitles | لم نكن نريدك أن تقلقي من التهديدات الشيطانية حتى تصبح ضرورية |
| lüzumsuz tehlikelere girmeyeceğine söz ver. | Open Subtitles | فقط عدني أنك لن تعرض نفسك لأي مخاطر غير ضرورية. |
| Yeni fikirlerin insanlara nasıl aktarıldığının önemini yeni fark ettim, işte bu yüzden bu patentler bazen gerekliler. | TED | لقد أدركت كم هو مهم أن يقدم الإنسان أفكارًا جديدة للناس ولهذا فبراءة الاختراع هذه هي في بعض الأحيان ضرورية |
| Onun önemli olmasını, bir amacının olmasını istedin, ve öyle de oldu. | Open Subtitles | أنت من أردتها ان تكون مسألة ضرورية ولها معنى ، لذا فعلت |