Ne kadar güçlü veya zayıf olduğumuzu... bilmek isterdim. | Open Subtitles | أنا أريد فقط أن أختبر مدي قوة علاقتنا أو مدي ضعفها |
Goa'uld teknolojisi nasıl çalışıyor, onların zayıf yönleri neler. | Open Subtitles | كيفية عمل تقنيات الجواؤلد ، و نقاط ضعفها |
Ki, uygun tedavi olmazsa, hastalık devam edecek, vücut zayıf düşecek ve sonunda iç kanamadan ölecek demek oluyor. | Open Subtitles | مما يعني أنه دون العلاج المناسب سيزداد مرضها و ضعفها و في النهاية ستصاب بنزيف داخلي و تموت |
bir not onun zayıflığı öfkeli bir libidoydu tamam arka merdiven boşluğu nerede? | Open Subtitles | وبنقطة ضعفها ايضا : الليبدو حسنا , اين الجدار الخلفي الذي سوف يحدث به الخلل الجلدي ؟ |
Senin tekniğini görmedikten sonra muhtemelen senin saldırının onun zaafı olduğunu farketti ve ikisini birden | Open Subtitles | وبمشاهدتها لأسلوبك , أدركت أن أسلوب قتالك هو نقطة ضعفها ومعركة اثنان ضد واحد |
Kötü beslenmeden dolayı hâlsizlik. | Open Subtitles | إن ضعفها نتيجة لسوء التغذية و ذات السبب للإسهال |
O halde zayıflıklarını değil güçlü yanlarını kuvvetlendirmeliyiz. | Open Subtitles | بعدها علينا أن نضخّم عوامل قوتها لا عوامل ضعفها |
Ben de zayıf olduğu bir anda onunla yatarım ve doğduğuna pişman olur. | Open Subtitles | و عندها ، عند نقطة ضعفها ، سأنام معها و سوف تستيقظ في عالم من الندم |
Buraya ulaşmasını bekleyen Eskimo gözcü ekipleri bu aşılmaz görünen buz tabakasında zayıf noktaları tarıyor. | Open Subtitles | وبانتظار وصولها يبحث فريق مستكشفين اسكيمو عن نقطعة ضعفها على طول هذا الجدار الجليدي المنيع |
Onun zayıf noktasını bul ve onu kullan. Ben de aklına girivereyim. | Open Subtitles | جِد نقطة ضعفها واستغلّها، ومن ثم سألج إليها. |
Şefkati onun zayıf noktası ve şu an tüm duyguları daha da güçlendi. | Open Subtitles | رأفتها هي نقطة ضعفها وكلّ مشاعرها تضاعفت الآن |
Onu tüm güçlü ve zayıf yönlerine rağmen seven bir adamla geleceğe bakıyordu. | Open Subtitles | تتطلع للنظر الي الرجل الذي احبها من اجل كل قوتها وكل ضعفها |
zayıf noktasının ensesi olduğunu biliyor. | Open Subtitles | إنها تعرف نقطة ضعفها المتواجدة على عنقها |
Tek gereken zayıf noktayı bulacak birileri. | Open Subtitles | كل ما يتطلّبه الأمر هو أن يجد شخصٌ ما نقطة ضعفها. |
Eğer sevdiği bir şeyler varsa bu şey onun zayıf tarafıdır. | Open Subtitles | لأنهُ إن كانٌ هناك ما أحبته، فذلِك هو نقطة ضعفها |
Ve tıpkı iyi bir asker gibi, düşmanımın en zayıf noktasına nasıl saldıracağımı çok iyi biliyorum. | Open Subtitles | و كجندى جيد لقد علمت أين بالضبط يجب أن أُهاجم عدوتى فى نقطة ضعفها |
zayıf noktasını bulmak ve yok etmek için özel bir virüs yapma amacıyla çaldı. | Open Subtitles | لقد إحتاجها لكى يُحدد نقاط ضعفها وكى يقوم بتصميم فيروس لتدميرها |
Sen ona öfkeni kusuyorken ve şikayet yazıyorken ben onun zayıf noktalarını öğreniyordum. | Open Subtitles | بينما كنت تشتاط غضباً وتعبي شكواك كنت أتصيدّ نقطة ضعفها |
Steve, bence bu onun zayıflığı değil | Open Subtitles | سنعدها لذلك ستيف أنا لا أعتقد أن السياسة الخارجية هي نقطة ضعفها الوحيدة |
Kadınsal zayıflığı günah keçisi yapmak için kolaylaştırıyor. | Open Subtitles | والتي مع ضعفها الأنثوي ستكون كبش فداء جيد |
Kaba elleri olan adamlara karşı korkunç bir zaafı var. Yapbozun en mühim parçasını unutuyordum neredeyse. | Open Subtitles | نقطه ضعفها الرجل الذي يملك يدان قويتان كدت أنسى اهم شيء |
Kotu beslenmeden dolayi hâlsizlik. Muhtemelen ishalden dolayi. | Open Subtitles | إن ضعفها نتيجة لسوء التغذية وكذلك الإسهال |
Ayrıca zayıflıklarını güçlü yanı gibi göstermeyi çok sever. | Open Subtitles | وهي تُحب إخفاء ضعفها على أنه قوة |