"ضغطٍ" - Translation from Arabic to Turkish

    • stres
        
    • basınç
        
    • bir baskı
        
    - O konuda endişelenme. Son zamanlarda büyük stres altındasın. Open Subtitles لا عليكَ من ذلك فقد كنتَ تحتَ ضغطٍ كبيرٍ مؤخراً
    Çocuklarını buraya bırakma kararı veren kadınlar büyük stres altında. Open Subtitles المرأة التي تتخذ القرار بأن تتركَ طفلها معنا تحتَ ضغطٍ ضخمٍ نحنُ نتفهم ، لكن هذهِ المرأة احتطفت وقُتِلت
    Burası stres yüklü bir çevre, dedektif. Open Subtitles هذه بيئة عمل ذات ضغطٍ عالٍ، أيّتها المُحققة.
    Tümöre bağlı kafa içi basınç artışına bağlı olabilir. Open Subtitles قد يكون ارتفاع ضغطٍ قحفي ناتجاً عن ورمٍ دماغي
    Biyopside kafa içi basınç artışı ile uyumlu sinirlerde iltihaplanma mevcut. Open Subtitles الخزعة تظهر التهاباً عصبياً مترافقاً مع ضغطٍ قحفيٍ مرتفع
    Northbrook cinayetleri için birisini mahkûm etmenize yönelik yoğun bir baskı vardı değil mi? Open Subtitles تشايلدز .. لقد كنت تحت ضغطٍ شديد لإدانة شخص ٍ ما
    Michael son zamanlarda çok yoğun stres altındaydı ve son ihtiyacı olan şey... Open Subtitles فقد كان يعاني من ضغطٍ هائلٍ مؤخراً... وآخر ما يحتاجه...
    Anlıyorum ki hepimiz aşırı derecede stres altındayız. Open Subtitles أتفهَّم أننا جميعاً تحتَ ضغطٍ غير مسبوق
    Bence büyük bir stres altındasın. Open Subtitles أعتقد أنّكِ كنتِ تحت وطأة ضغطٍ شديد
    Anlıyorum ki hepimiz aşırı derecede stres altındayız. Open Subtitles أتفهَّم أننا جميعاً تحتَ ضغطٍ غير مسبوق
    Sayın Başbakan son günlerde bu terör durumu başladığından beri korkunç bir stres altındasınız bu yüzden biz de, biraz rahatlamak istersiniz diye düşündük. Open Subtitles "{\cH70BFDC}".. أيّها المُستشار، أيّها المُستشار، أيّها المُستشار - "{\cH70BFDC}"أدركُ أنّكَ كنتَ تحتَ ضغطٍ جسيم مؤخّرًا
    Haftalar öncesinden farketmiştim ters giden bir şeyler vardı ama Lester sadece stres deyip geçiyordu. Open Subtitles كنت أعرف منذ أسابيع أنّ هناك خطبٌ ما، لكن قال (ليستر) أنّه كان مُجرّد ضغطٍ.
    Demir bakımından zengin yoğun ve sıkıştırılmış kabuk inanılmaz bir manyetik basınç altındadır. Open Subtitles كونها كثيفة ومكتنزة، فإن القشرة الغنية بالحديد تحت ضغطٍ مغناطيسي هائل
    Doktor bileğime herhangi bir basınç uygulamamam gerektiğini söyledi. Open Subtitles قال الطبيب لا يُمكنني أن أضع أيّ ضغطٍ على رسغي.
    Baygındı bu yüzden hafif bir basınç yetmiş. Open Subtitles كان فاقداً للوعي، لذا فإنّها لم تستدعي أكثر من ضغطٍ خفيف.
    Yani ağır, kalın çelikten basınç tanklarına sahip olmaları gerekmiyor, soğutucu olarak su kullanmıyorlar ve reaktörün içinde su gibi ani yoğunluk değişimi yaratan hiçbir şey yok. TED هذا يعني أنها ليست بحاجة لتكون في أوعية ضغطٍ فولاذية سميكة وثقيلة ولا يجب أن تستخدم الماء كمادة تبريد. كما أنه لا يوجد في المفاعل شيء قد يغير الكثافة تغييراً كبيراً، كالماء.
    Ama inanılmaz bir baskı altında yardım ettiğimi bil. Open Subtitles ضع في إعتبارك فحسب بأني أساعدكَ تحت ضغطٍ شديد

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more