Gündüz gözüyle yapmak istemezler. | Open Subtitles | سيكونون خائفين من أرتكاب الجريمة في ضوء النهار |
Ama ona bir kelime fısıldarsanız yemin ediyorum, bir daha gün ışığını göremezsiniz. | Open Subtitles | لكن أنبس لها بكلمة من هذا، وأقسمبالله، لن ترى ضوء النهار مرة اخرى |
Bu alıcının pişmanlığı mı? gün ışığında hoş falan değil, değil mi? | Open Subtitles | ألديك القليل من الندم ليس جميلاً في ضوء النهار ، اليس كذلك؟ |
Seni hızlıca, bir daha gün yüzü göremeyeceğin kişisel hapishaneme koyabilirim. | Open Subtitles | يمكنني أخذك لسجني الخاص الآن حيث لن ترَ ضوء النهار مجددًا |
Kameralar, günışığı boyunca her saat başı tek bir kare çekecek.. | Open Subtitles | وانهم سوف يلتقطون الصور كل ساعة طالما كان هناك ضوء النهار. |
İçeriye azıcık gün ışığı sızmaktadır ve sen merak etmeye başlarsın. | Open Subtitles | و ضوء النهار الخافت يدخل من النافذة و بدأت في التساؤل |
Çevre koşullarını değerlendirdiler. günışığını en üst düzeye çıkaran ve akustik performansı artıran bir çatı sistemi geliştirdiler. | TED | قيموا الظروف البيئية وتطوير نظام السقف التي تزيد من ضوء النهار ويحسن الأداء الصوتي. |
Sizi Gündüz vakti de görebilecek miydim? | Open Subtitles | الآن أستطيع رؤيتك في ضوء النهار لأول مرة. |
O kadar yaşlı ve çirkinim ki, Gündüz seni korkudan öldürebilirdim. | Open Subtitles | لأني عجوز و قبيحة سأخيفك حتى الموت في ضوء النهار |
Pusu kurmalar, gece cinayetleri, Gündüz aldatmacaları. | Open Subtitles | كسالرقة خلال الليل كالإحتيال في ضوء النهار |
Öyle bir sonuç aldık ki, hiç kimse yakın bir zamanda gün ışığını göreceğimizi düşünmedi. | TED | وضع مشروع قانون للتصويت وهو أمر لم يعتقد أي شخص أنه سيرى ضوء النهار في مدة قريبة. |
İnsanları kenara itmek için yumruğumu kullandım ki gün ışığını görebileyim. | Open Subtitles | إضطررت إلى إستخدام قبضاتي لأنحِّـي الناس حتى أتمكن من رؤية ضوء النهار. |
Ölüye saygısızlık etmek niyetinde değilim ama gün ışığını kaçırıyoruz. | Open Subtitles | تبقوا هنا لفترة أطول، صحيح؟ أعني، بدون إهانة لرفيقنا الميّت، ولكننا نخسر ضوء النهار |
gün ışığında görülebilecek kadar parlak olabilmesi için bu jeneratörler bir milyon kilovat elektrik üretebilir. | TED | يمكنها أن تنتج حوالى مليون كيلو وات، من أجل أن تكون مشرقة بما فيه الكفاية لتكون مرئية فى ضوء النهار. |
Aynı yeşil olmasına dikkat et. En iyisi ona gün ışığında bak. | Open Subtitles | تأكدي أن يكون من نفس درجة اللون الأخضر الأفضل أن تتأكدي في ضوء النهار |
Tom, bu iş gün ışığında yapılacaksa, çok çabuk yapılması gerek. | Open Subtitles | توم اذا سنفعلها فى ضوء النهار يجب ان تكون سريعا |
Daha önce hiç gün yüzü görmemiş birşeyin yoğunluğun iç mekanizmalarına girebildiği bir alan. | TED | الفضاء حيث الأمر الذي لم يسبق له أن رأى ضوء النهار يمكنه الدخول في أعمال داخلية كثيفة. |
Cildim kâğıt kadar beyazdı. Asla gün yüzü görmedim. | Open Subtitles | بشرتي كانت بيضاء كالورق، لم أتمكن من رؤية ضوء النهار أبداً |
Bu, rüzgar tarafından çalıştırılmakta. Bütün ışıklar günışığı ampülleridir. | TED | هذا يدار بطاقة الرياح. كل الإنارة هي من ضوء النهار. |
gün ışığı solup giderken, gökyüzü bir milyon sığırcıkla doluveriyor. | Open Subtitles | عندما يتلاشى ضوء النهار تمتلئ السماء بمليون طائر من الزرزور |
Ben tekrar günışığını görmek istiyorum. Hadi hemen gidelim. | Open Subtitles | أنا أريد أن أرى ضوء النهار مرة أخرى فلنذهب الآن |
Oturup kahvaltı yapıyoruk ve aniden güneş ışığı seni yaktı. | Open Subtitles | باننا كنا نجلس .. نتناول الإفطار وفجأه ضوء النهار جعلك محترقاً |
Kitty güpegündüz bıçaklanarak öldürülürken izlemekle yetindiler. | Open Subtitles | الكل راقبوا بينما كيتى تطعن حتى الموت في ضوء النهار |
Diğerlerinin tersine bu yeni tür kontrol edilebiliyor ve gündüzleri efendilerini korumaları sağlanabiliyordu. | Open Subtitles | عكس الآخرين، هذه السلالة الجديدة يمكن إستخدامها. تستعبد لحماية أسيادهم في ضوء النهار. |
Gün ışığından yararlanarak, en azından bir yere daha gidebiliriz. | Open Subtitles | لدينا الوقت لكنيسةٍ أخرى على الأقل قبل إختفاء ضوء النهار |
Gün ışığının soğuk gerçekliğinde önemsiz olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | في البرد، الواقع القاسي من ضوء النهار... |
Günışığından faydalanmalıyız. | Open Subtitles | يجب أن نستغلّ ضوء النهار |
Önce bütün dairelerin yıl boyunca yeterli gün ışığına sahip olacağını gösterdik. | TED | تأكدنا أولًا أن كل الشُقق ستحظى بما يكفي من ضوء النهار على مدار العام. |