"طالما أنني" - Translation from Arabic to Turkish

    • olduğum sürece
        
    • olduğum müddetçe
        
    • yeter ki
        
    • tuttuğum sürece
        
    Nate burada. Birinci mevkide olduğum sürece tutukluğunu paylaşacağım. Open Subtitles سأتشارك الحبس طالما أنني في المركز الأول
    Emirleriniz ben bu gemide olduğum sürece ben ne dersem onu yapmak. Open Subtitles أوامركما أن تنفذا أوامري طالما أنني على متن هذه المركبة
    Kutsal bir yerin içinde olduğum sürece güvendeyim. Open Subtitles طالما أنني داخل جدران المكان المقدس، فأنا بأمان.
    Bu yüzden, burada olduğum müddetçe size tek bir söz verebilirim. Open Subtitles لذا , طالما أنني هنا بإمكاني أن أعدكم بشيء واحد
    Burada böyle zayıf ve savunmasız olduğum müddetçe şunu da söyleyebilirim ki kendimi şu an sana sırılsıklam aşık hissediyorum. Open Subtitles طالما أنني أصارح هنا و بموقف الضعيفة ربما أيضاً أخبرك أشعر أنني واقعة في غرامك الآن
    Kafamı da eğerim, ağzımı da açmam ama yeter ki yaşayayım. Open Subtitles إنّي عازم على خفض رأسي وفمي مطبقة طالما أنني سأعيش
    Kaybetmeyeceğim, kalbimi sokaktan gelen etkileşimlere karşı kapalı tuttuğum sürece. Open Subtitles لن أفعل, طالما أنني أبقي قلبي مغلقا وتفاعلنا سريا
    O frikik olayı ben görünürde olduğum sürece beni takip edecek. Open Subtitles خلل الخزانة سيتبعني على الأرجاء . طالما أنني في الشهرة
    Senin ellerinde olduğum sürece iyi olacağımı biliyorum. Open Subtitles طالما أنني بين يديك, أعلم أني سأكون على ما يرام
    Ben buralarda olduğum sürece Kurucu'nun korkunç bir silahı var demektir. Open Subtitles طالما أنني موجود، فإن المؤسس لديه سلاح فتاك
    İktidarda olduğum sürece Fransa'da bir müttefiğin olacak. Open Subtitles طالما أنني ممسكة بالسلطة فسيكون لديكِ حلف هنا مع فرنسا.
    Seninle birlikte olduğum sürece, otoyol kenarında bir karton kutuda yaşamakla bile mutlu olurum. Open Subtitles أنا سأكون سعيداً بعيشي في صندوق من الورق المقوّى تحت طريق سريع طالما أنني أكون معك.
    Ben olduğum sürece bu hükûmetin parçası olacaksın. Open Subtitles طالما أنني موجودة، ستكونين جزءاً من هذه الإدارة
    Burada olduğum sürece, daima bir düğmeye basarak hepinizin Callahanda daima bir işi olmasına dikkat edeceğim. Open Subtitles على أية حال، لقد أردت أن أؤكد بأنه طالما أنني موجود فإنني سأتأكد . " من امتلاك كل واحدٍ منكم هنا من وظيفةٍ في " كالاهان
    Bu rutin bir şey ve buna sahip olduğum sürece buna sahip olduğum sürece iyiyim. Open Subtitles إنه روتين و طالما أنني أمارسه... طالما إنني أمارسه , فأنا بخير...
    Ben burda olduğum sürece, geçemeyeceksiniz. Open Subtitles طالما أنني هنا , فلن تذهبوا إلى اى مكان
    yeter ki bir şey yapayım, güle oynaya peşime takılırsınız. Open Subtitles طالما أنني أفعل شيئاً، أنتم مستمتعون فقط بالمشاهدة
    Nihayetinde beni sevip sevmemeniz umurumda değil, yeter ki kazanayım. Open Subtitles في النهاية، لا يهمني إذا كنتم تحبونني أو تكرهونني طالما أنني أفوز
    Yani, konuştuğum kişi İsa olduğu ve iletişim kanallarını açık tuttuğum sürece. Open Subtitles تعلم، طالما أنني لا أزال أتحدث إليه، وأبقي خطوط الاتصال مفتوحة.
    Kendimi meşgul tuttuğum sürece. Open Subtitles طالما أنني مشغولة الذهن

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more