Tamam, davul solosu var ve şöyle | Open Subtitles | حسنا حسنا هناك فيه عزف طبل منفرد بهذا الشكل |
Bu kısım çok önemli bir adet bass davul ve bir adet trampet işlevi gören ses bulacağız. | Open Subtitles | ومن الأهمية بمكان.. ان نجد الصوت الذي سيكون بمثابة طبل البص و الصوت الذي سيكون بمثابة طبل الفخ |
Bruce Springsteen bir keresinde stüdyodakinden daha sade bir ses elde etmek için asansöre davul seti kurdurtmuştu. | Open Subtitles | حسنا، بروس سبرينغستين وضع طبل مرة في المصعد للحصول على صوت أنقى من الاستودي |
Peki, kapıyı çalanın bir davulcu olduğunu nasıl anlarsın? | Open Subtitles | حسنا, كيف تعرف عندما يكون عازف طبل على بابك؟ |
İnternetten giyilebilir bass davulu için fiyat teklifi verdim. | Open Subtitles | إني اراهن على طبل قابل للإرتداء على الإنترنت بينما نتحدث |
Tıpkı Flower Drum Song'daki hoş japonlar gibi | Open Subtitles | مثل أولئك الشعب اليآبآني اللطيف في إغنية طبل الزهرة |
Davula hayatımda bir kere bile vurmamışım ama birden çok iyi oluyorum. | Open Subtitles | لم أنقر طبل فى حياتى , ولكن فجأة أنا جيد |
Eski ortakları olmadan Dresden, klişe davul ritimlerine ve neredeyse ilgisiz tempo değişimlerine bel bağlıyor. | Open Subtitles | من دون تابعينه السابقين دريسدوم يعتمد على طبل آلة الكتابه و تقريبا من دون دافع تحولات الايقاع |
Tamam. Şimdi, bu davul tetikleri arkamdan çıkıyor ve davul setine bağlanıyor, ve davullar gibi çeşitli sesler çıkarıyor. | TED | والآن تستمر هذه المشغلات الى الاسفل من وراء ظهري وحتى الطبل ويمكنها ان تخرج عدة اصوات مختلفة " اصوات طبل " |
Eğer Peter Criss'in davul solosunu kaçırırsa... hayatına devam edemeyebilir. | Open Subtitles | إذا فاتته بيتر كريسس 'طبل منفرد ... وقال انه لن تكون قادرة على الاستمرار في حياته. |
İki oyuncak araba, üç cep telefonu, bir kapı tokmağı bir lastik kılıf, plastik bir paskalya tavşanı başı ve davul sesi isteğe bağlı-- az kullanılmış 40-kalibrelik bir mermi. | Open Subtitles | سيّارتي ألعاب، ثلاثة هواتف محمولة، مقابض أبواب، غلاف مطاطي... أرنب من البلاستيك و... طبل |
- Sanki birisi kafamı traş edip beni davul yapacakmış gibi hissettim. | Open Subtitles | -شعرت كأن أحدهم سيَحْلقُ رأسي ويجعلني أقرع طبل |
Bir davul gümlemesiyle adım attık bu dünyanın... | Open Subtitles | نحن نخطوا لنقرع جميعا طبل واحد لهذا العالم ... |
(kitirti) (davul sesi) (sifon sesi) Evet. Perdeli ses bölgesinin yanında, özellikle konuşma sesleriyle ilintili bir grup bölge yer alıyor. | TED | (صوت قضم) (دوران طبل) (مياه الحمام) قرب منطقة الأنغام هناك مجموعة أخرى من المناطق التي تستجيب انتقائيا عند سماعك لأصوات الخطاب. |
Eskimiş kocası, çocuklarını Winnipeg'e götürmek istiyor, orada davul çalıyor diye. | Open Subtitles | زوجها العجوز، يريد أخذ طفلها الذي أنجباه معاً إلى (وينبيج)، لأنه عازف طبل بمكان ما هناك |
Az önce tepemizde davul çaldın. | Open Subtitles | لقد قمت بقرع طبل لكي توقظنا |
Bu sadece bir davul değil. | Open Subtitles | هذا ليس مجرد طبل |
Brandon, senin çok iyi bir davulcu olduğunu düşünüyorum, o yüzden... | Open Subtitles | براندون، أظن أنك عازف طبل رائع |
Bir hapishane rock grubunda tek kollu davulcu olarak. | Open Subtitles | - ضارب طبل في فرقة موسيقية بالسجن - |
Clark. Hadi ama. Bu Tommy Lee'ye sadece bir davulcu demek gibi. | Open Subtitles | (كلارك)، هيّا، وكأنك تقول إن (تومي لي) مجرد عازف طبل |
Bu, Afrika davulu bu yüzden 3 kısım olarak düşünmelisin. | Open Subtitles | هذا طبل أفريقي علينا أن نعزف بالثلاثات |
Fort Drum' a gidiyorum. | Open Subtitles | أنا متوجه إلى طبل الحصن. |
Davula hayatımda bir kere bile vurmamışım ama birden çok iyi oluyorum. | Open Subtitles | لم أنقر طبل فى حياتى , ولكن فجأة أنا جيد |