Onlar gelişmiş teknolojileri çalan asalak bir uzaylı ırkıdır. | Open Subtitles | إنهم عرق طفيلي فضائي يسرقون التقنيات المتقدمة |
O zaman bu bir asalak olmalı, değil mi? Hareketliliğimizi kullanıp bizi istihlak ediyor. | Open Subtitles | إذاً فهو حيوان طفيلي , يستخدم طاقة وغذاء مضيفه |
Nasıl ki bir tırtıl kelebeğe dönüşüyorsa sıtma paraziti de bu şekilde kendini hayatı boyunca tam yedi kez değiştiriyor. | TED | فكما يتحول اليسروع إلى فراشة كذلك يتحوّل طفيلي الملاريا سبع مراتٍ خلال دورة حياته |
bir parazit gibi, her yeni ortama adepte olmaya hazırsın. | Open Subtitles | انت مستعد تماما للتكيف .إلى أي خلفية جديدة مثل طفيلي |
Kökler için için çalışıyor Taze sürgünler veriyor Ve başka bir parazitin gelip Küfü bitirmesini bekliyor.'' | TED | هي تحرق الجذور ببطئ وترسل تسديدات جديدة حتي يأتي طفيلي آخر لينهي هذه الآفة". |
Leo, sen bu evren için bir parazitsin, ve parazitler yok edilmelidir. | Open Subtitles | ليو , انت طفيلي على الكون , والطفيليات يجب ان تدمر . |
Kızıl saçlı bir parazitle bedenini mahvettiğin için eğlenceli şeyler yapamıyordun. | Open Subtitles | لايمكنك فعل شيء مرح لأنكي تخربين جسمك مع طفيلي رأسه مثل لون الزنجبيل |
Yapışkan bir asalak gibi kanını kurutmadan hepsini öldürmen gerekir. | Open Subtitles | نعم، هي طفيلي واحد عنيد. لديك لقتل الطفيليات قبل أن تمتص تجف. |
Diğer insanların parasıyla, para kazanan bir asalak o, babam gibi. | Open Subtitles | إنه طفيلي يصنع المال من أموال الآخرين إنه مثل والدي |
Hakkı var, bu bir asalak! | Open Subtitles | إنها على حق، إنه طفيلي |
Madde nekrotizan fasiit gibi asalak bir enzimle uyumlu görünüyormuş. | Open Subtitles | المادة مشبعة بأنزيم طفيلي مثل التهاب اللفافة ( مرض تآكل اللحم ) |
Yüzlerce yıl önce insanların vücut içinde yaşayan bir paraziti anlaması beklenemez. | Open Subtitles | إن الناس لم يتقبلوا بالضرورة مفهوم... كائن طفيلي يعيش بداخل الجسم... منذ مئات السنين. |
Yüzlerce yıl önce insanların vücut içinde yaşayan bir paraziti anlaması beklenemez. | Open Subtitles | إن الناس لم يتقبلوا بالضرورة مفهوم... كائن طفيلي يعيش بداخل الجسم... منذ مئات السنين. |
Uzaylı paraziti bu çocuklar, hadi ama. | Open Subtitles | إنه طفيلي فضائي يا رفاق، بربكم |
Böyle düşünmenin sebebi onun, içine girerek beynine yerleşmiş bir parazit olması. | Open Subtitles | لأنها وحش طفيلي تدّخل في حياتنا الخاصة و زرعت نفسها في دماغنا |
Ayrıca kedisinden kişiliğini kurnazca yönlendiren bir parazit kaptığını söyledi. | Open Subtitles | وايضاً اخبرني ان قطته اعطته مرض طفيلي تتلاعب بشخصيته بمهارة |
Karıncanın beyni, beyni etkileyen ve intihara da neden olan bir parazit tarafından ele geçirilmiş. | TED | طفيلي إختطف دماغ النملة وأصابه مما حمل النملة أن تسلك سلوك إنتحاري. |
da bahsettiğini düşünmek istiyorum. Ama bana şu anda bunları söyleten, belki de parazitin kendisidir. | TED | ولكن ربما، هذا فقط طفيلي يتحدث. |
Ülke çapındaki ölümlerin Yeongasi denen parazitin bir çeşidi nedeniyle olduğunu tespit ettik. | Open Subtitles | وفقاً لما اكتشفنا ,انتهينا الى أن الموتى على مستوى البلاد "كانت بسبب طفيلي شاذ يدعى "يونجاشي |
Sadece diğerlerinin hayatlarına olan kıskançlığının ve özleminin yiyip bitirdiği bir parazitsin. | Open Subtitles | أنت مجرد طفيلي تتآكلك الغيرة والحسد تتوق لتكون لديك حياة الآخرين |
Sen bir parazitsin, samuray, Aku'nun büyüklüğünü besliyorsun! | Open Subtitles | انت طفيلي ايها الساموراي تتغذى على كرم أكو |
Bir parazitle baş etmek için yapılacak tek şey vardır. | Open Subtitles | هناك شئ وحيد عليك فعله بأيّ طفيلي |
- Parasite! - Nasıl hala hayatta? | Open Subtitles | طفيلي كيف لايزال على قيد الحياة؟ |
Burada bir parazitten bahsediyoruz, iki bacaklı bir parazit değil, sekiz bacaklı bir parazit, elbette. | TED | نحن هنا نتكلم عن طفيلي, ليس ثنائي الارجل, بل سداسي الارجل, بالطبع. |