Fakat öğrencilerinden bazılarının değiştiklerini inkâr edemem. | Open Subtitles | و لكني لا انكر ان البعض من طلابها قد تغيروا |
Kızını öğrencilerinden çok umursadığı için onu cezalandırmış oluruz. | Open Subtitles | نحن نريد معاقبة المعلمة لاهتمامها بابنتها اكثر من طلابها |
- Anlaşılan New York Üniversitesi, öğrencilerinin gerçek hayattaki iş tecrübesini kazanmaları konusunda çok istekli. | Open Subtitles | واضح أن جامعة نيويورك متحمسة لحصول طلابها على بعض الخبرات التجارية العملية. |
Constance öğrencilerinin en iyi üniversitelere girmesini ister. | Open Subtitles | كونستنس تريد ان يدخل طلابها أفضل الكليات |
öğrencileri olarak bize sunduğu sevgiyi hâlâ hatırlıyorum. | TED | و أستطيع أن أتذكر فقط الحب الذي قدمته لنا نحن طلابها. |
Öğretmen pervasız davranıştan ve öğrencisinin sağlığını, huzurunu ve güvenliğini tehlikeye atmaktakla suçlanmış. | Open Subtitles | معلمه تتهم بمخاطره متهوره وضعت صحة طلابها في خطر |
Zengin bir yöneticiyle evlenmiş, ve ona aşık bir lise öğrencisi kocasını öldürmüş. | Open Subtitles | ثم تتزوج من مدير تنفيذي ثري فقط حتى تراه مقتولاً على يد أحد طلابها المتيم |
Benim başlıca sorumluluğum eskiden beri her zaman bu okulun ve tabii öğrencilerin iyiliği olmuştur. | Open Subtitles | لطالما كان همي الوحيد وسيبقى رفاهية هذه المدرسة وبالطبع طلابها |
Yeni dönem başlamadan programdaki öğrencilerini tanımak istiyormuş-- | Open Subtitles | أرادت أن تعرف طلابها على البرنامج قبل السنة |
Peki ya öğrencilerinden biri amfetamin üretmeyi öğretsin diye oyuna getirdiyse? | Open Subtitles | ماذا لو كان أحد طلابها قام بخداعها لمساعدته على تعلم كيفية طبخ الميث ؟ |
Kadının biriyle fotoğrafını çekebileceğiniz herhangi bir zaman öğrencilerinden birini bulmuş olabiliriz. | Open Subtitles | اي مرة تلتقطي لها صورً مع شخص ما قد نحصل على أحد طلابها |
öğrencilerinden birine kışkırtıcı bir sunuma izin verdi diye. | Open Subtitles | تسمح لأحد طلابها قطعة فنية استفزازية |
Bu okulun öğrencilerinden kazınımları oldukça az. | Open Subtitles | هذه المدرسه تطلب القليل من طلابها |
Onun bana öğrettiği gibi benim de ona öğrettiğimi düşünüyorum. öğrencilerinin onu çok sevdiğini söyleyebilirim. | Open Subtitles | لكن أحب ان أعتقد أنني علمتها بالقدر الذي علمتني فيه حسنا ، يجب ان اقول أن طلابها بلا شك يحبونها |
Kızına öylesine odaklanmıştı ki, öğrencilerinin ihtiyaçlarını fark etmemeye başlamıştı sanki, böyle düşünmeden edemiyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع المساعدة لكن أشعر بأنها كانت تركز على ابنتها التي فقدت النظرة على احتياجات طلابها |
Yine de, öğrencilerinin geldiğini görmekten mutlu olacağını sanıyorum. | Open Subtitles | مع ذلك أظنها ستكون سعيدة للغاية أن ترى أن طلابها يهتمون. |
ve işte altı yaşındaki öğrencileri bir şekilden başka şekiller yapıyorlar. | TED | وإليكم طلابها ذو الست أعوام، فقد جعلتهم يصنعون شكلا هندسيا من شكل هندسي آخر. |
Fakat öğrencileri... öğrencileri bunun iyi şans getireceğini söyledi. | Open Subtitles | لكن طلابها ,طلابها أخبروها انه يكون حظ سعيد |
Tek söyleyeceğin şey, bir öğrencisinin velisi olduğun ve onunla konuşmak istediğin. | Open Subtitles | ..قُل لها أنك والد أحد طلابها و تريد التحدث معها |
Bir kitabı açmaya hevesli olan kaç lise öğrencisi tanıyorsun? | Open Subtitles | كم عدد المدارس الثانوية التي يقرأ فيها طلابها الكتاب؟ |
Princeton son sene öncesine kadar öğrencilerin kampüs dışında oturmasına izin vermiyor. | Open Subtitles | نعم, [برينستون] لاتدع طلابها يسكنون خارج الحرم الجامعي حتى السنة القبل الأخيرة |
Çocuğu olmadı, ama öğrencilerini kendi çocukları gibi sevdi. | Open Subtitles | لم تحظى بأطفال، لكن أحبت طلابها كما لو كانوا خاصتها |
Müdürünü yere serip, kendi öğrencisiyle yatan başına buyruk şarkıcı öğretmen. | Open Subtitles | المعلمة المغنية الفريدة -التى ضربت المديرة و نامت مع أحد طلابها |