Parazit uzun süre vücutta pasif kalabiliyor. | TED | يبقى الطفيلي في حالة سكون لفترة طويلة من الوقت. |
Dünya ve Mars uzun süre bu kayaları fırlatmaya devam ettiler. | TED | وكان كوكبا الأرض والمريخ يتقاذفان الصخور لفترة طويلة من الوقت. |
Bir çeşit kapalı yerden korkma tepkisi uzun süre kapalı bir ortamda kalındığında olabiliyor. | Open Subtitles | نوع من رد فعل الخوف من الأماكن المغلقه والذى يمكن حدوثه عندما يُغلق على الأشخاص لفترة طويلة من الوقت |
uzun süren gizli görevlerde bulundum, evet. | Open Subtitles | .نعم، لقد كنت متخفياً لفترة طويلة من الوقت |
Şimdiye kadar bu giysi içinde bu kadar uzun süre kalan biri daha yok. | Open Subtitles | لأي شخص كان في تلك البدلة لفترة طويلة من الوقت |
uzun süre alıkonulan kaçırılma mağdurlarında olduğunu daha önceden görmüştüm. | Open Subtitles | لقد رأيت هذا من قبل فى ضحايا حالات إختطاف أستمرت لفترة طويلة من الوقت |
Buck, şu anda sahne arkasında uzun zamandır görmediğin bir arkadaşın var. | Open Subtitles | باك , لدي صديق لك ينتظر في الكواليس لم تره لفترة طويلة من الوقت |
Hep aynı yerde meydana gelir ve uzun sürebilir. | Open Subtitles | تحدث في نفس المكان وفي فترة طويلة من الوقت |
İnsanları arabalarını uzun süreliğine bıraktığı bir yere. | Open Subtitles | اجل، مكان ما يترك فيه الناس سيارتهم لفترة طويلة من الوقت. |
uzun süre boyunca bu iş böyle yürüyormuş. | Open Subtitles | لكن , نعم , لفترة طويلة من الوقت , هذا بالضبط ما كان |
Başında kurt kafatası olan uzun bir süre için bilincini yitirecek ama yaşayabilir. | Open Subtitles | صاحب جمجمة الذئب سيفقد وعيه ،لفترة طويلة من الوقت لكن قد يعيش |
Tıbbi kayıtlarınızı istettik. uzun zamandır kronik uykusuzluk sorunundan muzdaripsiniz. | Open Subtitles | لقد أحضرنا السجلات الطبية، أنّكِ تعانين من أرق مزمن لفترة طويلة من الوقت. |
Biliyorsunuz, ırkçılık, ayrımcılık ile uğraşarak 50 yıllık uzun bir periyottan geçtik ve uzun bir süre bu konular birinci önceliğimizdi ve hâlâ öyleler. | TED | أتعلمون، كان لدينا فترة طويلة تعادل 50 سنة من التعامل مع مشاكلنا العرقية والتمييز القانوني، وكان ذلك أهم أولوياتنا لفترة طويلة من الوقت وما زال مهمًا. |
Ama sesinizdeki bu uzun zaman diliminde oluşan bu belli belirsiz değişiklikler sizin veya eşinizin dikkatini çekmek için fazla küçük, ta ki sesinizi farkedilir halde kısacak kadar bariz oluncaya kadar. | TED | و لكن هذه التغيرات البسيطة في صوتك خلال مدة طويلة من الوقت صعب ملاحظتها سواء منك أو من زوجتك, حتى تصبح شديدة و يصبح صوتك شديد الخفوت. |
Çok uzun zamandır garsonluk yapıyorum. | Open Subtitles | . كُنت نادلة لفترة طويلة من الوقت |
Ama çok uzun zamandır rahatsın. | Open Subtitles | لكنك كُنت مُرتاحاً لفترة طويلة من الوقت |
Ve bulduğunuz şey ise, genelde yaratıcı insanlarda olan -- tasarımcılar, programcılar, yazarlar, mühendisler, düşünenler -- bu insanlar gerçekten uzun ve bölünmeyen bir zaman dilimine ihtiyaç duyuyor ki iş yapabilsin. | TED | و الذي تجده خصوصا في المبدعين المصممين والمبرمجين , الكتاب , والمهندسين , المفكرين -- هؤولاء الناس بحاجة حقيقيه لفترات طويلة من الوقت دون انقطاع القيام بشيء ما. |
Ama bu verik döngülerine uzun dönemler içinde baktığımızda, aslında evin farklı odalarındaki hareketten Shimmer'in algıladığı yürüyüş ve denge ile ilgili küçük hareketlere kadar tüm verileri inceliyoruz ve bu veriler bize daha önce anlamadığımız şekilde davranışsal modelleri gösteriyor. | TED | و لكن عندما ننظر لدائرة البيانات هذه على مدار مدة طويلة من الوقت, ونتابع كل شئ من التحركات في أروقة المنزل إلى الحركات الصغيرة جدا التي يلتقطها ال Shimmer, عن سرعة المشي و طول الخطوة, هذا السيل من البيانات يعطينا تصورا لأنماط السلوك لم تكن تصلنا من قبل. |