"طويلُ" - Translation from Arabic to Turkish

• uzun

Burada üreme mevsimi uzun ve ot burada sürüleri tüm yıl boyunca besleyebiliyor.
إنّ فصلَ النمو طويلُ والعشب هنا يُمْكِنُ أَنْ يَدْعمَ القطعانَ طِوال السّنة تقريبا.

Şu anda yok sayılamayacak kadar uzun süredir varım ben
وأنا كُنْتُ طويلُ جداً شخص ما الكثيرُ لبَدْء أنْ يَكُونَ لا أحد الآن.

Her şeyden önce, Gus, bu söylediğin oldukça uzun bir ad, asla penceyere sığmayacaktır.
أولاً، جس، ذلك الاسم طويلُ جداً هو لَنْ يُلائمَ على النافذةِ.

Çevik tırmanıcılardır ve sahip oldukları uzun bıyıklarla karanlık kalker mağaralarında yollarını bulurlar.
هم متسلقين فطنينَ وعِنْدَهُ شعرُ طويلُ لمُسَاعَدَتهم ليَحسّونَ طريقَهم حول الممراتِ الكلسيةِ في الظلامِ.

uzun süredir buradasın, ama hala ağzını bıçak açmıyor.
أنت كُنْتَ طويلُ جداً هنا، وفَمّكَ ما زالَ يَخْتمُ.

Şurada bize el sallayan sırık gibi uzun bir adam var.
هناك رجل طويلُ ونحيفٌ يقوم بالتلويح إلينا

Aramızdaki bu kavga çok uzun sürmüştü.
شكراً لكم! هذا الدمّ الفاسدِ بيننا إستمرَّ طويلُ جداً.

- Alan Ladd uzun değildi.
.أتَعْرفُين، كَانَ يجبُ أَنْ يَصبح ممثلاً - .أنه طويلُ القامة -

Çünkü şimdi uzun, kısa, uzun, kısa olduk.
إجعلْك لَكَ قصيرُ طويلُ قصيرُ طويلُ.

Yeteri kadar uzun, ama...
هو طويلُ بما فيه الكفاية، لكن:

Bu bir rüyaysa bence çok uzun sürdü.
.. اذا كان هذا حلم أعتقد انة طويلُ جداً

Çok uzun zaman oldu.
لقد مرّ وقتُ طويلُ منذُ رؤيتُكَ

uzun bir yolumuz var, Peder.
إنّ الطريقَ طويلُ.

uzun süre evli kalmadım.
لم أكن مُتزوجةُ لوقتِ طويلُ

Yeterince uzun bir zaman.
وقتُ طويلُ بما فيه الكفاية

- Ediyorum. - "Spaghetti," çünkü uzun boyluyum...
سباغيتي، "لأنني طويلُ"

- Evet, adam uzun boylu.
- نعم، هو طويلُ.