"طويل الأجل" - Translation from Arabic to Turkish

    • uzun süreli
        
    • uzun vadeli bir
        
    • uzun ömürlü
        
    Gerekli çevre koşulları ve uzun süreli bir ilaç tedavisiyle siz de benim gibi olabilirsiniz. Open Subtitles بالبيئة الصحيحة و برنامج طبى طويل الأجل يمكنكما أن تصبحان مثلى
    ama ben uzun süreli bir tedavi bulana dek.. Open Subtitles لكن بينما أنا أحاول ايجاد حل طويل الأجل له
    Bu ameliyatı olduktan sonra birim durumu beğenmezse uzun süreli iş göremez olacağım. Open Subtitles فهذا القسم لا يبدوا كما يظهر وأذهب في إيقاف طويل الأجل
    Sana müziğini milyonlara duyurabilmen için uzun vadeli bir sözleşme öneriyorum, artı fazlasını. Open Subtitles انا اعرض عليك عقد طويل الأجل الذى سيجعل موسيقاك تصل الى الملايين , ربما ازيد
    Hanımefendi, geçici bir daire ve akabinde uzun vadeli bir kiralama istiyor. Open Subtitles انها تحتاج شقة مؤقتة و بعدها تأجير طويل الأجل
    Ama uzun ömürlü ampul benim için önemli. Open Subtitles تحيا ، ليندا لكن المصباح طويل الأجل مهم بالنسبة لي
    Bu türden uzun süreli bir projeyle uğraşırken... Open Subtitles عندما تتعامل مع شيء الذي هو مشروع طويل الأجل
    Bu herkesin faydasına olan uzun süreli bir yatırım. Open Subtitles إنه استثمار طويل الأجل في علاقة ذات منفعة متبادلة
    Bunu damardan vermek kalbe uzun süreli zarar verecektir değil mi? Open Subtitles هل سيتسبب ذلك في دمار طويل الأجل للقلب ؟
    Araştırma, farklılık ilkesini benimsemiş kaynaştırma programlarına sahip şirketlerin çalışanlarının bile işyerlerinde kendileri olamadıklarını çünkü uzun süreli kariyer gelişimleri için uyumun son derece önemli olduğuna inandıklarını ortaya çıkardı. TED وجدت الدراسة أنه حتى في شركات ذات سياسات تعددية وبرامج إدماج، يكافح الموظفون ليكونوا أنفسهم في العمل لأنهم يعتقدون أن مطابقة الغير مهمة لتعزيز عملهم طويل الأجل.
    Ve BHÇ de uzun süreli bir proje. Open Subtitles والمصادم هو مشروع طويل الأجل
    eğer olaya bu çerçeveden bakacak olursak, trilyonluk kurtarma planı, oraya bir trilyon buraya bir trilyon derken kendimizi çok uzun vadeli bir borç altına sokuyoruz. TED لذلك إن فكرت في السياق، و اللامبالاة التي نتحدث بها عن إنقاذ اقتصادي يعادل ترليون دولار هنا، و ترليون هناك، فنحن نكدس على عاتقنا دين طويل الأجل.
    Mevcut laboratuvar alanımızı genişletecek ve uzun vadeli bir yaklaşımı teşvik edecek, daha fazla konut ve konferans olanağı sağlayan, yeşil bir tesis inşa etmeyi planlıyoruz. TED نحن نخطط لبناء مرفق أخضر سيتوسع على مساحة المختبر المتوفرة لدينا وإضافة المزيد من الإقامات ومرافق للمؤتمرات لتعزيز نهج متعدد الاختصاصات طويل الأجل.
    Söyleyebileceğim o senin şirketin değil, uzun vadeli bir sözleşme yapman dışında neyi umursuyorsun? Open Subtitles بإمكاني القول أنّها ليست شركتك، لما قد تهتم... ما عدا أنّ تملك عقد طويل الأجل
    uzun vadeli bir sorumluluktur. Open Subtitles ولكنه التزام طويل الأجل
    Hayır, aptalca değil.Sadece, bu uzun ömürlü ampulü geliştirebilmek için yıllarımı harcadım ve şirketin kafasını yeni bir taneyle karıştırmak istemiyorum. Open Subtitles لا ، إنها ليست غبية ،الأمر أنني قضيت سنوات في تطوير المصباح طويل الأجل ولا أريد أن أُصرف إنتباه الشركة لمصباح أخر لا لأنه سيبيع أكثر منه لكن مصباحي سينقذ العالم
    uzun ömürlü ampullere olan istek ... çok fazla. Open Subtitles {\pos(192220)}الجهد الكهربائي للمصباح طويل الأجل هائل

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more