İki gün önce uzun zamanlık yardımcısını kovdu. | Open Subtitles | و قد طرد حامله منذ زمن طويل, قبل يومين فقط |
Nereye gideceğine karar vermeden önce uzun süre gürlüyorsun. | Open Subtitles | أجل تهوجين لوقت طويل قبل أن تعرفي أين تذهبين |
Bazıları ölmeden önce uzun bir hayat sürer, bazıları ise hastalığa yakalanıp erken ölür. | Open Subtitles | بعض الناس تتمتع بعمر طويل قبل ان تموت موتة طبيعيه و الاخرين يموتوت مبكرا من الامراض |
Göstericiler, arkalarındaki üç bina ve onların da arkasındaki bir başka binanın haftaya yıkılması durumunda yerlerine yeni bir şey yapılabilmesinin çok uzun zaman alacağını, çünkü Atlantic Yards Projesine karşı sonuçlanması yıllar sürebilecek pek çok dava olduğunu söylüyorlar. | Open Subtitles | المتظاهرون يقولون أن المبانى الثلاث خلفهم ,والأخر اذا سقطوا هذا الأسبوع سيمر وقت طويل قبل أن |
Bizi hurdalığa göndermeleri çok uzun sürmez. | Open Subtitles | لن يمر وقتٌ طويل قبل أن يتخلوا عنـا ويرسلونا لساحة المخلفاتْ |
Kahire den çok önce. Kral mezarlarından çok önce. | Open Subtitles | قبل القاهرة بوقت طويل قبل قبور الملوك بوقت كبير |
Sanırım seni taburcu etmeleri uzun sürmez, Büyükbaba. | Open Subtitles | أعتقد أنه لن يمضي وقت طويل قبل أن تخرج من هذا المكان، جدي. |
Akıllı kızdır o, bizden önce uzun süre kendi başına hayatta kalmış. | Open Subtitles | لقد نجت بالإعتماد على نفسها لوقت طويل قبل الآن. |
Benimle çıkmazdan önce uzun bir geçmişinizin olduğunu da biliyorum. | Open Subtitles | وأعرف أن بين كلاكما تاريخ طويل قبل مواعدتي، |
Onun ne istediğini anlamadan önce uzun bir süre boş boş konuştu. | Open Subtitles | تحدث لوقت طويل قبل أن فهمت ما أراد |
Satın almadan önce uzun bir süre tereddüt ettim. | Open Subtitles | لقد ترددت لوقت طويل قبل شرائه |
Çünkü erkeklere karşı kendime inanmayalı çok uzun zaman olacak. | Open Subtitles | لأنه سيمضي وقت طويل قبل ان اثق بنفسي حول ذكر من أي صنف |
Zamanı gelip de gerçek yüzünü görene kadar çok uzun bir süre beni kandırdı. | Open Subtitles | المهمّ هو أنّه خدعني لوقتٍ طويل قبل أنْ أرى طبيعته الحقيقيّة أخيراً |
Başkanın masasına gelmeden önce daha çok uzun yolumuz var. | Open Subtitles | لديها طريق طويل قبل أن تصل إلى مكتب الرئيس |
Bu adam bomba patlamadan çok önce ölmüş. | Open Subtitles | هذا الرجل كان ميتا بوقت طويل قبل إنفجار قنبلته. |
Seni tahrik etmeden çok önce bana çalışıyordu. | Open Subtitles | لقد عملَت لحسابي منذ وقت طويل قبل أن تغريك |
Şu anda telefonunu izliyorum ve yerini tespit etmem uzun sürmez. | Open Subtitles | انا اتعقب هاتفه الخلوي ولن يمر وقت طويل قبل ان احصل على موقعه |