"ظننت أنه" - Translation from Arabic to Turkish

• sanıyordum
• düşündüm
• sanmıştım
• sandım
• düşünmüştüm
• düşünüyordum
• dedim

Aptalca geleceğini biliyorum ama onun sonsuza kadar yaşayacağını sanıyordum.
,أعلم أن هذا سيبدو غبائاً لكنني ظننت أنه سيعيش للأبد

Her zaman bu an geldiğinde bir sürü insanın geleceğini sanıyordum.
لقد ظننت أنه عندما كان عليهم أن يفعلوها ستكونو محاطين بالأشخاص

Kendi yaşında bir flörtün yanında bulunması hoş olabilir diye düşündüm.
ظننت أنه سيكون لطيفاً لو تعرفت على أمرأه في مثل عمرك

Mesele şu, bu doğru değil. Bunu söylemenin önemli olduğunu düşündüm.
المهم ، أنه ليس صحيحاً ظننت أنه مهم أن أقول هذا

Onunla ilk görüştüğümüzde o günü hayatımın son günü sanmıştım.
عندما قابلته لأول مرة ظننت أنه آخر يوم في حياتي

Beni gerçekten sevdiğini sandım, ama teknede ayrıldığımız zaman... ..gitti, kuzenimi ayarttı.
والذى ظننت أنه يحبنى وعندما صعدنا الى قارب تعرف على بنت عمى

Bunun önemli olduğunu düşünmüştüm. Sanırım bana bir özür borçlusun, Barbara.
ظننت أنه سيكون مهمًا أظن أنك تدينين لي باعتذار , باربرا

Her nedense, bu işi yapmak için üniversitede olman gerektiğini sanıyordum.
لسبب ما، ظننت أنه يجب أن تكوني في الكلية لتفعلي هذا

Söylediğim veya yaptığım bir şey seni etkilemiyor sanıyordum artık.
ظننت أنه لاشيء أقوله أو أفعله يثير خوفك بعد الآن

Ortalığı yıkıp dökenin ben olmam gerektiğini sanıyordum.
ظننت أنه أنا الذى سيقوم بأعمال التخريب آجل كنت أتظاهر فحسب

- Onu kaybettiğimizi sanıyordum! - O zaman zevki kaçardı.
إلهي, لقد ظننت أنه فقدنا كيف يكون ذلك ممتعا؟

Ailelerimize bir şey söylemeyeceğiz sanıyordum.
ظننت أنه علينا أن نبق الأمر سراً بيننا من دون إخبار أهالينا

düşündüm de sana şu vergi indirim formlarını bırakayım dedim.
ولكني ظننت أنه يمكنني أن أراجع معك ملفات خصومات الضرائب

Evlenirken, kızının elini tutar mısın diye sormam gerektiğini düşündüm.
لذا ظننت أنه علي أن أطلب منك يد إبنتك للزواج

düşündüm de, eğer ona ufak bir doğum günü yemeği yaparsak, güzel olur.
لقد ظننت أنه من اللطيف لو أننا أقمنا حفله عشاء عيد ميلاد لها

Anlarsınız sanmıştım. Size güvenebilirim sandım.
لقد ظننت أنك ستفهم و أنك مختلف لقد ظننت أنه يمكننى الوثوق بك

Bana uygun köpeğin o olduğunu sanmıştım ama sanırım bir hata yaptım.
ظننت أنه الكلب المناسب لي ولكن أظنني كنت مخطئاً.

Seni görmek için geri geldiğimde, durumu daha iyileştirir sanmıştım.
الرجوع لرؤيتكِ, ظننت أنه سيجعل الأمور أفضل.

Ama önemsemedim.. çünkü onu sevdim ve beni sevdiğini sandım
لكني تغاضيت عن هذا لأني أحببته و ظننت أنه يحبني

Bütün evi onun için ödüllerle doldurursam, peşimden ayrılmayacağını düşünmüştüm.
ظننت أنه إذا ملأت المنزل بكل أنواع الكؤوس فإنني سأبقى

Gün boyunca bana yardım ettiğini düşünüyordum, benim için birçok telefon görüşmesi yapıyordu,
ظننت أنه يساعدني طوال النهار مجريًا الكثير من المكالمات. ذهبنا معًا لتناول العشاء.