"عائق" - Translation from Arabic to Turkish

    • sorun
        
    • yük
        
    • sıkıcı
        
    • sorumluluk
        
    • sıkıntı
        
    • engeli
        
    • yükümlülük
        
    • dezavantajlı
        
    • pürüz
        
    • aksilik
        
    • engeldir
        
    • bir engel
        
    • dezavantajı
        
    Vücudum değişim geçiriyor olabilir, fakat ruhumda bir sorun yok. Open Subtitles جسمي قد يكون به عائق لكن لا خطب في الروح
    Ben onun için büyük bir sorun ve kaybettiği bir sürü parayım. Ve inan bana para kaybetmekten nefret eder. Open Subtitles أنا عائق و قد يخسر الكثير من الأموال و صدقني إنه يكره أن يخسر نقوده
    Büyük Ortaklar sizin bir yük olduğunuzu düşünüyorlar. Open Subtitles المساهمين يرون انك عائق بالنسبه لنا واننا لا نستطيع ان نضيع
    Davaları bu şekilde çözüyor olsaydık ne kadar sıkıcı olurdu düşünsene. Open Subtitles ياله من عائق لكنا قد حللنا القضية على الفور
    Onların elinde olduğu sürece, hala bir sorumluluk demektir. Başka seçeneğimiz yok. Open Subtitles طالما هو في أيديهم فهو عائق ليس أمامنا خيار
    Ama şu emlâk kontratları, adama çok sıkıntı verirler. Open Subtitles لكنها عقود عقارات، تلك الأشياء ستضع عائق عليك.
    Sonra fark ettik ki, aşmadığımız başka bir engel daha var, o da katılım engeli. TED ثم كان هناك عائق آخر أدركنا أننا لم نتخطاه، وهو عائق المشاركة.
    Eğer Step bize tazminat davası açarsa büyük yükümlülük altına gireriz. Open Subtitles من اذا كان ستيب يريد مقاضاتنا بجانب المصالحه من التامين هذا سيكون عائق كبير
    Beni dezavantajlı konuma düşürdünüz, bu yüzden, herkes çıkarsın bakalım. Open Subtitles يبدو أنني عائق لذا جميعكم قوموا بخلع أقنعتكم
    Kesinlikle sorun olmaz. Open Subtitles .لدي موعد لاحقا نعم نعم، ذلك لن يشكل أي عائق
    Ama sorun değildi çünkü fiziksel olarak formdayım ve buna hazırdım. Open Subtitles لكن ذلك لايشكل عائق لأنني في حالة بدنية ممتازة و أنا جاهز لذلك
    Görev tamamlanmıştı, efendim ama maalesef bir sorun çıktı. Open Subtitles تمت المهمة سيدي، لكن للأسف كان هناك عائق صغير.
    Amber evliliğine ve kariyerine yük olunca da, onu öldürdü. Open Subtitles وعندما اصبحت آمبر عائق بزواجه ومستقبلهالمِهَنيّ،قامبقتلها.
    Yumuşuyorsun iyice, benim için bir yük haline dönüşüyorsun. Open Subtitles لقد أصبحت عاطفياً ومن ثمّ أنتَ تُمثل عائق لي
    Mevcut şarlat altında bize ancak yük olacaktır. Open Subtitles أعتقد أنه فى مثل هذه الظروف , أظن أنهُ سيكون عائق لنا
    Ne sıkıcı birşey! Neden cumartesi günü gitmiyoruz? Open Subtitles يا له من عائق مزعج لماذ لا نذهب السبت؟
    Bu aile mesleği. Eğer işler çirkinleşirse, onun için bir sorumluluk haline gelirsin. Open Subtitles إنه عمل العائلة، إن حدث شيء سيء ستكوني أنتِ عائق له.
    Büyük bir birleşmenin ortasında olduğunuzu ve benim bir sıkıntı olduğumu söylemiştin. Open Subtitles لقد قلت أنّك في خضم اندماجٍ ما وأنني بمثابة عائق
    Uzamsal ilişki engeli el-göz koordinasyonunu etkiler. Open Subtitles العلاقات المكانية عائق تؤثر على التنسيق بين اليد والعين
    Sadece kıza ihtiyacımız var. Kadın büyük bir yükümlülük. Open Subtitles نحن نريد الفتاة فقط الام ليست سوى عائق لنا
    Siyah misketi seçerse, dezavantajlı olacak. Open Subtitles اذا التقط رخامه سوداء, سوف يحصل على عائق.
    Tam bunlar olacakken araya SAT sınavı diye küçük bir pürüz girer. Open Subtitles و لكن، يا للأسف هناك عائق صغير يسمى إختبار سات للكفاءة الدراسية
    Evet. Evet, plan bir aksilik olmadan işledi. Open Subtitles نعم، نعم، الخطة سارت على ما يرام بدون أي عائق.
    Sığ resifler ötesinde açık okyanus Aslında, büyük bir engeldir. Open Subtitles المحيط الواسع خلف هذه الشعب هو, في الحقيقة, عائق هائل
    Bunun dezavantajı cevaplarımı zaten biliyor olmanız. Open Subtitles يبقى لدينا عائق وهو أنك تعلم أجوبتي مسبقاً

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more