Seni elinde tutmak için istiyor, bakacak bir şey olsun diye, bir tablo ya da bir fildişi kutu gibi. | Open Subtitles | أنه يريد أن يمتلكك, لكي ينظر إليكِ كلوحة أو كصندوق عاجي |
M.Ö. 400'de Gal'de bir fildişi kutu üzerine oyulmuştur. | Open Subtitles | لقد قطع على صندوق عاجي في يوليو عام اربعمائه |
M.Ö. 400'de Gal'de bir fildişi kutu üzerine oyulmuştur. | Open Subtitles | محفورة على صندوق عاجي في غرب أوروبا في عام 400 الميلادية |
fildişi kulede yaşamaya çalışıyorum ama bir bok dalgası sürekli kulenin duvarlarına çarpıp duruyor. | Open Subtitles | أنا أحاول أن أعيش في برج عاجي لكن مياه المد و الجزر تضرب الحوائط بشكل مستمر |
Görünüşe bakılırsa bir fildişi kule fırtınaya yakalandı. | Open Subtitles | يبدو ان برج عاجي واحد فقط اقتُـحم الليله |
Aslında... fildişi renginde. Aslında, inci beyazı. | Open Subtitles | ـ بالواقع إنه عاجي اللون ـ بالواقع إنه لؤلؤي |
Bu Kartal dipçikli Barışçı. Yekpare fildişi kabza. | Open Subtitles | هذا مسدس من نوع إيجل-بت ذو مقبض عاجي صلب |
fildişi üzerindeki dentin dokusunun parçalarıymış. | Open Subtitles | " كأثر عاجي لنوع من من الحيوانات " الششنية |
Pekâlâ, kum rengi ve fildişi rüyası... | Open Subtitles | حسناً، إذاً رمل مدقوق و حلم عاجي |
fildişi kulesiyle bir kütüphane. | Open Subtitles | مكتبة مكتملة ببرج عاجي |
Bir 38'lik fildişi antika bir kabzası var. | Open Subtitles | 38 بمقبض عاجي أثري. |
Bugün Fah Mansong tanrısının ruhu iyi kaderin işareti olarak bize fillerin kralından siyah bir fildişi gönderdi. | Open Subtitles | اليوم روح إلاه الـ (فاه مانسونق) قد أرسلت ناب عاجي اسود |
Bu fildişi renk. | Open Subtitles | هذا عاجي |