Ama Chamberlain, Hitler'i yatıştırmaya kararlı şekilde gitti. | Open Subtitles | لكن تشامبرلين توجه لهناك عازمًا على استرضاء هتلر |
Hunt bu hatayı telafi etmeye kararlı. | Open Subtitles | "هانت) سيكون عازمًا) على تعويض ذلك الخطأ" |
Bizim Konohamaru-kun'u bu denli kararlı görmek... | Open Subtitles | ليس من عادة كونوهامارو-كن أن يكون عازمًا إلى هذا الحد... |
Yine de bu acımasız tuzağa atılma konusunda kararlısın. | Open Subtitles | ما زلت عازمًا على الدخول لذلك الفخّ الخادع. |
Ufak kurtu bulmak için bayağı kararlısın gibi. | Open Subtitles | -تبدو عازمًا جدًّا إيجاد مذؤوبة صغيرة . |
kararlı bir şekilde şikayetçi oluyor. | Open Subtitles | ما زال عازمًا على رفع شكوى |
Marcel buna izin vermeye kararlı gibi, Elijah da onun yanında durup boşuna Klaus'un değişeceği günü bekliyor. | Open Subtitles | مارسِل) يبدو عازمًا على السماح بذلك) ... و(إيلايجا) يقف إلى جانبه ينتظر هباءً اليوم الذي سيتغيّر فيه |